Çineli ülkücü gençlik, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Çine İlçe Başkanlığı tarafından organize edilen tanışma ve kaynaşma kahvaltısında bir araya geldi.

Çineli ülkücü gençlik, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Çine İlçe Başkanlığı tarafından Köfteci Tamer Öztürk Restoranında organize edilen tanışma ve kaynaşma kahvaltısına EYSİM Mineral Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Demir, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Çine İlçe Başkanı Engin Asar ve ilçe yönetim kurulu üyeleri, Ülkü Ocağı Eğitim ve Kültür Vakfı üyesi Gazi Mustafa Uzun katıldı. Çine Ülkü Ocağı Eğitim ve Kültür Vakfı Üyesi Hüseyin Uzunova'ya başarılarından dolayı Gazi Mustafa Uzun tarafından hediye takdim edildi.

Çine Ülkü Ocağı Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Engin Asar yaptığı konuşmada gençlere, "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır' dizeleriyle, vatanın ne olduğunu veciz ve vecd dolu bir ruhla seneler öncesinden ifade etmiştir. Üzerinde yaşadığımız toprak, içinde bulunduğumuz coğrafya şehit kanıyla vatanlaşmış, bize vatan olmuştur. Bilinmelidir ki tarih; Türk milletinin bizatihi kendi yazdığı ve yaptığı bir eseridir. Bu eserin her satırında da fedakarlığın, cefakarlığın derin izleri bulunmaktadır. Asırların surlarını inancının aleviyle eriten, kilitlerini azmiyle açan ve engellerini imanıyla yıkan Türk milleti, bu haliyle esareti, bağımlılığı ve zorbalığı her devirde reddetmiştir. Ülkücü hareket işte böylesi yüksek bir iradenin ve kararlılığın temsilcisi ve emsalsiz tarafı olarak tarihe geçmiştir. Ülkücüler; bir davanın, şuurla benimsenmiş bir ülkünün, tutkuyla sahiplenilmiş bir iddianın yaşaması ve yaşatılması için candan ve serden vazgeçmeyi göze alan insanlık mucizeleridir. Ülkücüler, yatağından taşan coşkun ırmaklar gibi pisliklere, tortulara ve ideolojik kalıntılara her şeyleriyle mukabele etmişlerdir. Zorda kalsalar da yılmamışlar, vurulsalar da yıkılmamışlar, eziyet görseler de yılgınlığa kapılmamışlardır. Türk tarihinin mirasına, milletimizin devamlılığına haramın, ihanetin ve kötülüğün bulaşmaması için ibretlik bir duruş sergileşmişlerdir. Kurşuna, bombaya, tuzağa ve türlü saldırılara teslim olmamışlardır. Yollarından dönmemişler, inançlarının kıblesinden ayrılmamışlardır. Yeri gelmiş Yunus gibi gönüllere girmişler, yeri gelmiş mukaddesatları uğruna Yavuz olmaktan kaçınmamışlardır. Kefenlerini yanlarında taşımışlar, yeminlerine hep sadık kalmışlardır. Kahramanlığın ne yalnız bir yükseliş, ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmek olmadığını düşünmüşlerdir. Ölüme gül bahçesine girer gibi, serin bir suya atlar gibi dalmışlar, bir daha geri dönülmeyeceğini her zaman bilmişlerdir. Dava şehitlerimiz ideal bir insanın tüm vasıflarına sahip olmuşlardır. Ahlaki muhtevası kalmamış zarafet ve süse tevessül etmemişlerdir. Parlak bir zekaya, sağlam ve yorulmaz bir muhakemeye, ateşli bir ruha, iddialı ve inançlı bir mizaca, bıkmayan ve dönmeyen bir iradeye yaslanmışlardır. Gösteriş ve gürültüden ziyade sadelik ve durulukla hilali taşımışlardır. Şöhret, servet ve kudret peşinde koşmamışlardır. Para, mülk ve şan derdinde olmamışlardır. Menfaat arayışında, çıkar beklentisinde bulunmamışlardır. İhtiyatlı, ağırbaşlı ve mutedil tavırlarını bozmamışlar, soğukkanlı ve cesaretli tutumlarından asla ödün vermemişlerdir" dedi.