Kitabın 40.sayfasına gelebildim. Gelebildim diyorum çünkü daha ötesine gidemedim.Çünkü hayalini kurduğum siyasetten ve Türkiye’den, dünyadan, o kadar uzaktı ki…
Sayfalar ay ay atlıyordu, bir sayfada 3 Temmuz oluyor tarih, bir diğerinde 3 Ağustos.
Bu 1 ay içerisinde borçlarını ödemeye çalışan bir esnaf yoktu 2 sayfada da ya da öğrencisine bir şey öğretmek için gecelerce çalışan bir öğretmen ya da yeni bir buluş için laboratuvarda sabahlayan bir bilim adamı ya da eğitim, sağlık, iktisat, bilim, kültür, sanat açısından en ufak bir gelişme…
Daha önceki bir yazımda şikayet etmekten çok icraya atılmamız gerektiğini ifade etmiştim zira hayatımı bu gerçeklik ve umut üzerinden yaşayan bir evladınızım.
Siyaset Bilimi öğreniyorum çünkü ülkemizin siyasi rezilliğinden tiksiniyorum.Seçim öncesi kapıma yanında 30 tane korumayla, binlerce liralık afişlerle, alkışlarla ve müziklerle gelen iğrenç insanlardan sizden fazla tiksiniyorum.Mutlu olmak ve hepsinden önemlisi, mutlu etmek istiyorum.
Bir hayalim var değerli büyüklerim!
Adalet sisteminin yasalara sığmadığı, her insanın kendine has bir adalete ihtiyacı olduğu bilincinde olan hakimlerin ve savcıların olduğu, siyasetçilerin siyasi oyunlar peşinde koşmayıp, bilim adamları, öğretmenler, eğitimciler ve sanatçılarla yürüdüğü ve zor durumda olan insanlar için hayatını adayıp, ülkesini ilerletmek için uykusuz bir şekilde verdiği savaşta, hiçbir esnafı, zanaatkarı, kültürel etkinliği, memuru, işçiyi geride bırakmadığı, tüm dünyanın gıpta ile baktığı, her tarafından ter, azim ve mutluluk akan, devletin hizmetkar, milletin efendi, bilim adamları ve öğretmenlerin baş tacı olduğu bir sistem.Dünyayı dize getiren kavramların hiçbir işe yaramadığı, tüm dünyanın örnek almak için yaraştığı bir mutluluk, hiçbir düzene uymayan ama her düzene uyum sağlayabilecek kadar katı ve yumuşak bir düzen…
1 fabrika açtığı için insanları eleştirme, yerme ve aşağılama hakkını kendinde bulmayan bir devlet başkanının olduğu bir düzen.Gecenin bir yarısı tek başına kapınızı çalan bir kaymakam, sizinle piknikte buluşup mangal yapan bir vali, haberiniz olmadan borcunuzu ödeyen bir belediye başkanı…
ister kapitalizm olsun sisteminiz, ister komünizm, ister nasyonel sosyalizm…Mutlu olmak bu metalik tat veren kavramlarla açıklanamaz.
Mutluluk ;paylaşmak, bir gökyüzündeki yıldıza bakmak, radyodaki bir şarkıyı dinlemek, gülmek kadar kolaydır ve hiçbir kavram bu kadar basit bir şeyi kaldıramaz…
