TEMA Vakfı Aydın İl Temsilcisi Mehmet Özdemir, doğal dengeyi bozan yangınların dağları kel, ovaları da çöl yaptığını belirtti. TEMA İl Temsilcisi Özdemir açıklamasında şunları söyledi;
“İnsanlık tarihinde hiç olmadığı kadar büyük bir hızla ülkemiz ve dünyamızdaki doğal varlıkları yok ediyoruz. Yaşadığımız sıcak günlerde, çoğunlukla kentte yaşayan insanlar için balkkonlarımızdaki çiçekler, parklar, yol kenarındaki ağaçlar gölgersinde soluklandığımız doğa ile ilişki kurabildiğimiz yerlerdir.
Artan dünya nüfusuna paralelolarak doğal varlıklar üzerindeki basıkı da her geçen gün katlanarak artıyor. Daralan tarım, möera, orman alanları, kirlenen ve azalan sular tüm canlı hayatını tehdit etmektedir. Yaşanan küresel iklim değişikliği sonucu meydana gelen, can, mal, ve üretim kayıplarına sebep oolan kasırgalar, hortumlar, sel ve su baskınları, önü alınamayan, giderek arttan yangınlar hatalı insan davvranışları ve politikaların sonucudur. Ekoolojiyi dikkate almayan ekonomik politikalar geleceğimiziz tehdit etmektedir.
Doğa insann olmadan da varlığını sürdürebilir. Biz, nefes almak, karnımızı doyurmak, suyumuzu içimek, barınnmak ve aklımıza gelebilecek her durumda doğaya muhtacız. Doğa, onu sevmemiz ve korumamız dışında hiçbir karşılık beklemeden her ihtiyacımızı cömertçe sunuyor.
Ormanlar, sularımızı besliyor, topraklarımızı erozyondan koruyor, yeşil yapraklarıyla oksijen üretiyor, gövdesinde karbon depoluyor, canlılara yiyecek sağlıyor, onlara yurt ve yuva oluyor. Ağacın, ormanın sunduğu bu hizmetler parayla ölçülebilir mi.?
İçinde bulunduğumuz mevsimde, paha biçilmez faydalar sunan ağaçlarımız, ormanlarımız, zeytinliklerimiz, fundalık ve çalılıklarımız insan kaynaklı olarak yanıp kül oluyor. Yanan, işimiz, aşımız, hayatımız, geleceğimizdir. Yanan, biyolojik çeşitliliğimiz, kuşlarımız, sürüngenlerimiz, sincaplarımız, toprağa hayat veren mikroorganizmalarımızdır. Yanan, topraklarımızın, sularımızın bekçisi, oksijen kaynağımız, akciğerlerimizdir. Yangınlar, dağlarımızı kel, ovalarımızı çöl yapar.
Anız Yakan Geleceğini Yakar !..
Ülkemizde 13,1 milyon hektar arazide hububat ekimi yapılmakta, ekim yapılan arazinin % 30’nda 6 milyon tondan fazla anız denilen köklü hububat sapının yakıldığı tahmin edilmektedir. Hasat zamanında tarlada kalan anızın temizliğinin yakılarak yapılması, topraklarımıza, ormanlarımıza, su varlığımıza, biyolojik çeşitliliğimize ve ekonomimize büyük zarar vermektedir
Anız yangınları yakındaki diğer tarla ve bahçelere sıçrayarak insanlarımızın, ekili alanların zarar görmesine, ormanlarımızın ve yerleşim alanlarının yanmasına sebep olmaktadır.
Anızın yakılmasıyla toprakta yaşayan, yoğunluklu olarak üst tabaka toprağında bulunan, toprağı besleyen, havalandıran, verimli kılan milyonlarca canlı mikroorganizma yok edilmekte, toprağı besleyen organik atıklar yitirilmekte, toprak fakirleşerek verim gücü düşmektedir..
Atmosferdeki karbon yoğunluğunun artmasıyla umulmadık zamannlarda ve sıkca karşılaşılan hortum, mevsim normallerinin üstünde görülmedik şiddette yağışlar, sel baskınları, sıcaklık artışları, küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin sonucudur. Ormanlar, anızları yakarak bu kötü gidişe ortak olunmaktadır..
Tarladaki anızlar yakılarak temizlenmemelidir. Anızı tarladan temizlemek için mümkün olduğunca toprağa yakın hasat yapılmalı, toprak işleme aleti ve gerekirse hasat sonrasında sap parçalayıcı ve dağıtıcı alet kullanılmalı yada anızı temizlemeden, anıza ekim yapılmalıdır.
Topraklarımızın % 76’dan fazlasında organik madde eksikliği vardır. Anız toprağı organik madde açısından zenginleşir, havalandırır, toprağı verimli kılan mikroorganizmalara besin sağlar, toprağın nemini korur, verimini artırır, çiftçi kaliteli ürürn alır.Topraktaki bitki örtüsü kökleri tahrip olmadığı için toprağın rüzgar ya da su ile taşınması yaşanmaz.