Pazartesi günü İstanbul'a gelen CIA Başkanı David Petraeus, Türkiye'den sonra resmi temaslarda bulunmak için İsrail'e geçti. MİT Müsteşarı Hakan Fikan ile görüşen Petraeus'un sürpriz ziyareti ve gündeminde neler olduğu konusu güncelliğini koruyor. Petraeus'un görüşmeleri konusundaki en çarpıcı iddiayı ise, Taha Kıvanç mahlasıyla gazeteci Fehmi Koru yazdı. Koru'ya göre Petraeus'un geliş amacı, İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkileri düzeltmek.
Türkiye'yi ikna etmek için geldi
Suriye'nin mevcut kritik durumu ve PKK'nın son saldırıları üzerine gerçekleşen bu Türkiye ziyareti, medyaya 'Suriye ve PKK meselesini görüşecek' şeklinde yansıdı. Fehmi Koru'ya göre CIA başkanının asıl derdi, ABD'de pek çok siyasi çevreyi rahatsız eden Türkiye-İsrail gerginliğini çözmek. İstanbul'dan sonra istikametini Tel Aviv'e çeviren Petraeus, özür dilemesi konusunda Ensobet İsrail'i ikna etmeye çalışacak.
Lieberman'a özür diletecekler
Mavi Marmara saldırısıyla kopuş yaşayan Türkiye-İsrail ilişkileri, saldırının baş sorumlusu görülen Lieberman'a özür dileterek yeniden inşa edilecek. İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Mavi Marmara krizinde Türkiye'den özür dilenmesine en çok karşı çıkan isim olarak biliniyor. İsrailli Yedioth gazetesinin haberine göre, Lieberman ABD'nin baskısıyla Mavi Marmara'daki ölümler için özür dilemeye hazır olduğu yönünde açıklama yaptı. Türk tarafına henüz resmi bir özür gelmezken, başbakan Netanyahu'nun Lieberman'a özür dileterek bu krizi aşmaya çalışacağı bekleniyor.
Obama Mavi Marmara krizinden rahatsız
ABD Başkanlık Seçimleri için yarışan ve bugün beklenen seçim konuşmasını yapacak olan başkan Barack Obama'nın, Ortadoğu'da dengeleri bozan İsrail-Türkiye restleşmesinden rahatsız olduğu belirtiliyor. Seçimden önce krizi çözmek isteyen Obama'nın, CIA başkanını Türkiye'ye gönderirken, yanında ABD'nin güçlü senatörleri John McCain'i ve Joe Lieberman'ı da hazır bulundurduğuna dikkat çekildi. İsrail hükümetine yakınlıklarıyla bilinen senatörlerin de CIA başkanıyla gelişinin, ABD'nin özür diletme konusunda ciddi olduğunu vurguladığı düşünülüyor.