Mahalleli Milletin Efendisidir!

Bir çırpıda geçiverdi Büyükşehir Belediye Yasası

 

Büyükşehir mi bütünşehir mi polemikleri arasından bir şekilde bağlandı ve Cumhurbaşkanımızın önüne konuverdi.

 

Türkiye’nin yüzde 50’sinden fazla nüfusunu etkileyen 13 büyük vilayeti ilgilendiren büyükşehir yasasını artıları ve eksileri halen daha tartışılıyor.

 

Bu yasa siyasi, idari ve ekonomik açıdan ne getirir ne götürür bilinmez ama edebiyat, kültür, sanat, tarih, sosyoloji ve psikoloji açısından ayrı bir öneme sahiptir.

 

Bu yasa hayata geçirildiğinde herkesin bildiği gibi birçok değişik ve yok oluşla birlikte ‘köy’ kavramı da yok olacaktır. 

 

Nüfusu 2binin altında olan beldeler ile birlikte tüm köylerin tamamı mahalle statüsüne dönüştürülecektir. Hal böyle olunca da köy kavramının yerine mahalle kavramı yerleşecektir. Evciler mahallesi, Çaltı mahallesi, Doğanyurt mahallesi, Ovacık mahallesi, Seferler mahallesi, Kavşit mahallesi vs. gibi.

 

‘Köy’ kelimesi ve olgusu zaman içerisinde önce sözlüklerimizden sonra edebi eserlerimizden en nihayetinde de zihinlerimizden silinip gidecektir. İşte çok önemli denilen bir yasa değişikliği yapılırken işin bu boyutu düşünülmemiş ve göz ardı edilmiştir.

 

Şimdi düşünmek ve sormak lazım dağlarda, ovalarda tarım ve hayvancılıkla uğraşan ve bu uğraşlarıyla oluşan yapılanma ve buna bağlı oluşan hayat tarzı, yaşam ve ortak kültürün yoğrulduğu küçük yerleşimlerin adı olan ‘köy’ kavramını nereye oturtacağız, neyle değiştireceğiz. Yasada belirtildiği gibi bunun adı ‘mahalle’ olamaz, olmamalı.

 

Köy’ kavramı bir gecede yasa ile ‘mahalle’ye dönüşürse, özellikle algılama ve kültür yönünden çok şeyler kaybedilebilir. Zihinler bulanıklaşır, ifadeler anlamsızlaşır. ‘mahalle’ye ‘köy’ diyemeyeceğimiz gibi ‘köy’e de ‘mahalle’ diyemeyiz. İdari ve siyasi yapılanma ile mümkün görünse de bu iki farklı yaşam ve kültür biçimini nasıl bir anda aynı kefeye koyabiliriz? Gözlerinizi yumup şöyle bir düşünün: mahalle yumurtası, mahalle yoğurdu, mahalle ekmeği, mahalle kahvaltısı, mahalle güzeli… Kulağa hoş geliyor ve gerçekten istenen ifadeyi karşılayabiliyor mu? Ya da şöyle diyelim meşhur sanatçılarımızdan Ferdi Tayfur o popüler şarkısını bugün yeniden yazıp seslendirse nasıl olurdu acaba:

 

“… Hadi gel ‘mahalle’mize geri dönelim

Fadime’nin düğününde halay çekelim…”

 

Ya da yine meşhur sanatçılarımızdan Hakkı Bulut ne derdi:

 

“… Tertemiz duygularla

Seni sevdiğim için

Bana ‘mahalle’li diyorsan

Ben ‘mahalle’liyim sevgilim…” olurdu.

 

O zaman Alpay da şöyle derdi:

 

“… Ceylan gibi bakarsın yüreğimi yakarsın

O masum bakışlarınla bir meleksin ‘mahalle’li kızı

İla gibi kaşlarınla hurisin sen ‘mahalle’li kızı…”

 

 Veya öte yandan 7’den 70’e herkesin bildiği meşhur şairlerimizden Ahmet Kutsi Tecer’in o bilinen şiiri de şöyle olurdu:

 

“… Orda bir ‘mahalle’ var uzakta,

O ‘mahalle’ bizim ‘mahalle’mizdir

Gezmesek de görmesek de

O ‘mahalle’ bizim ‘mahalle’mizdir…” şeklinde anlam, mana ve algılama karmaşası oluşmaz mı?

 

Yine Ankaralı Namık’ın dediği gibi

 

“ Başımıza sen açtın gurbet denen belayı

Ekmek derdine düştük unuttuk yar sılayı

Buralardan gidelim

‘mahalle’mize dönelim

Bırak katıksız olsun

Yavan ekmek yiyelim…” sözleri ile her sanatçının seslendirdiği

 

“beni ‘mahalle’min yağmurlarında yıkasınlar.” Şiir ve şarkıları da anlamsız bir hal alır.

 

 

Bu hayatımızda yer edinen ve kültürümüze şekil veren bu sanat eserlerini yanı sıra bazı deyim, özdeyiş ve atasözleri de gerçekten garip anlamlar kazanmaz mı? Mesela:

 

‘mahalle’m tütüyor gözümde.”

‘mahalle’me götürün beni.”

‘mahalle’me gömün beni.”

‘mahalle’den indik şehre.”

‘mahalle’miz ‘mahalle’limiz programı”

“ görünen ‘mahalle’ kılavuz istemez.”

“ aptalın dostu ‘mahalle’ görünceye kadardır.”

“ köpeksiz ‘mahalle’de, değneksiz gezmek.”

“ köpeksiz ‘mahalle’ buldu, değneksiz gezer.”

“ horozu çok olan ‘mahalle’de sabah geç olur.”

“ doğru söyleyeni dokuz ‘mahalle’den kovarlar.” Vs vs.

 

Görüldüğü gibi birçok ifade ve anlam bozukluluğu ile karşı karşıya kalıyoruz. O meşhur argo herkesin bildiği ‘tahtalıköy’ yerine ‘tahtalımahalle’ cuk diye oturur mu bilemem ama

Asla ve asla yerine oturmayacak ve anlamını tamamen bozacak bir söz var ki o da Atatürk’ün sözüdür.

 

KÖYLÜ milletin efendisidir.

 

İstemeden uzattığım bu köy/mahalle konusundaki yazımı Ozan Erol’un anlamlı bir şiiri ile kapatmak istiyorum.

Köylü Diyorlar

Büyüğe saygıyı biz orda gördük

Burada baba moruk, biz efe derdik

Hamburger yerine biz kete yedik

Onun için bize köylü diyorlar



Ruj yerine bizde yaşmak modaydı

Oje yerine ellerde kınaydı

Sevgili yerine sultan anaydı

Onun için bize köylü diyorlar



Davullu zurnalı düğünlerimiz

Duvaklı olurdu gelinlerimiz

Eskiden böyleydi bizim töremiz

Onun için bize köylü diyorlar



Dans yerine bizde halay tutardık

Şenlik eder toz dumana katardık

Doğalgaz yerine tezek yakardık

Onun için bize köylü diyorlar



Coşkunoğlu derki biz yazan olduk

Arsıza hırsıza biz kızan olduk

Repci, popcu değil biz ozan olduk

Onun için bize köylü diyorlar



- - - -