Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcı ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, CHP Milletvekili Osman Aydın ve CHP Aydın İl Başkanı Hikmet Saatçı, Çine İlçe Teşkilatı ziyaretinde partililer ile bir araya geldiler.

Teşkilat ziyaretinde, Çine Belediye Başkanı Enver Salih Dinçer, CHP Çine Belediye Meclis Üyeleri, CHP Çine İlçe Başkanı Tayfun Şahin ve Yönetim Kurulu Üyeleri, CHP Kadın Kolları Başkanı Fahriye Aslan ve partililer hazır bulundu.

Hükümetin politikasını eleştiren CHP’li Bülent Tezcan, “Aydın’na Türkiye’nin diğer bölgelerine göre baktığımızda, kısmen şanslı olduğumuz bir bölge. Çünkü Aydınlı hemşerilerimiz yerel seçimlerde sosyal demokrat anlayışı Büyükşehir Belediyesinde iktidar yaptığı gibi, Aydın’ın ilçelerinin büyük bir çoğunluğunda da sosyal demokrat anlayışını iktidar yaptı. Çine’de uzun zamandan bu yana sosyal demokrat belediyecilik anlayışının pratiğinin gerçekten çok iyi hizmetleri ile karşı karşıya. Aynı hizmetler devam ediyor. Hedefimiz, 2015 yılında bu anlayışı halka hizmet eden üreten ürettiğini hakça paylaşan yönetim anlayışını sadece Aydın’da ve yerel yönetimlerde değil, Türkiye’deki iktidara taşımak, genel iktidara taşımak. Türkiye’nin tamamına ve merkezi iktidarda da, hükümette de aynı anlayışla hizmet edecek bir siyaset tablosunu Türkiye’ye getirmektir.”

 Her geçen gün sorunları çözen bir iktidar yerine otoriterleşen bir iktidarla karşı karşıyayız diyen Tezcan, “Türkiye’nin, ekonomik, siyasal, demokrasi, özgürlük ve hukuk sorunları var, bütün sorunlar yumağı Türkiye’de her geçen gün hızlı bir şekilde büyüyor. Bu sorunlar demokrasi çerçevesinde çözebilmemiz ancak ve ancak mümkün iken, tam tersine her geçen gün otoriterleşen bir iktidarla karşı karşıyayız. 16 yaşında bir evladımız, Cumhurbaşkanına hareket etti diye tutuklandı. Okuldan alındı, bir gün hapis yattı. Ertesi gün yoğun muhalefet, toplumun yoğun tepkisini göze alamadılar ve tahliye edildi. Tahliye kararı sevindirici ama 16 yaşındaki lise öğrencisinin tutuklanması Türkiye’de hiç yaşanmamış olaylardır. Cumhurbaşkanını hakaret etti diye tutuklanması kabul edilebilir, anlaşılabilir bir şey değil. Gazeteciler gözaltına alınıyor. Türkiye’de polis devletine uygulamalarına yerleştirecek yasal değişiklikler yoğun, süratli ve hızlı bir şekilde hayata geçiriliyor. Son kanun değişiklikle makul şüpheyle herkesi gözaltına alabilecek bir sistem getirdiler, şu anda Anayasa Mahkemesinde. Yine bunun arkasında Avukatın dosya inceleme yetkisini ortadan kaldıracak bir düzenleme getirdiler. Savunma hakkını ortadan kaldıracak bir düzenleme. Yine bir başka düzenleme Ocak ayında, yılbaşından sonra meclisinin gündemine gelecek komisyonlarda şu anda, yeni bir polis devleti yasası iç güvenlik paketi Türkiye’deki 81 İl Valisini Olağanüstü Hal Valisi şekline çevirecek bir kanun. Savcıların üzerinde Valiler, soruşturma yapma yetkisine sahip valiler yaratan bir kanun teklifi ile karşı karşıyayız. Polise, hâkimin kararı olmadan gözaltına alma ve tutuklama yetkisi veren bir kanunla karşı karşıyayız. Bunlar önümüzdeki dönem de parlamento da yoğun bir tartışma getirecek. Biz Türkiye’de düşünce özgürlüğünün, demokratik hak ve özgürlüklerin sınırsız olması gerektiğini iddia ediyoruz. Türkiye’nin problemlerin böyle çözebilmesi gerektiğini iddia ediyoruz. Ama Türkiye’de demokrasiden korkan, sokak muhalefetinden korkan bir iktidarla karşı karşıyayız. Meclis gündemindeki iç güvenlik paketi toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını tamamen ortadan kaldıran, fiilen ortadan kaldıran bir kanun tasarısı. Daha bu görüşülmeden yeni bir fişleme kanunu tasarısı hazırladılar getirdiler TBMM’ye, artık Emniyet eliyle, Jandarma eliyle ve Mit eliyle herkesi kimliğine etnik kökenine varıncaya kadar düşüncesine, siyasal düşüncesine ve eğilimine varıncaya kadar fişlemeyi meşru hale getiren bir kanun teklifini yine bu hükümet hazırladı getirdi. Özgürlükleri genişletmeye dönük hiçbir adım yok. Ama özgülükleri yok etmeye ortadan kaldırmaya, vatandaşı fişlemeye dönük bütün değişiklik her geçen gün hızlı bir şekilde getiriyorlar. Bunu bir tane sebebi var. İktidar son günlerini yaşıyor artık. Türkiye’yi yönetemez hale Asyabahis geldi. Uluslar arası alanda bütün itibarı sarsılmış bir iktidarla karşı karşıyayız. Dış politikası çürüdü, Ortadoğu ile söyledikleri her şey tersi çıkmaya başladı. Yolsuzlukla ilgili bütün yolsuzlukların hızlı bir şekilde açığa çıktığı ve dökülmeye başladığı bir süreç yaşanıyor. Uluslar alanda Avrupa Birliği hedefinden sapmış Avrupa Birliğiyle çağdaş dünyayla, demokratik dünyayla bağlarını koparan tek adam diktatörlüğüne doğru hızla sürüklenen ve yürüyen bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Bu iktidarın devam ettirebilmenin tek yolu baskıyı, zulmü ve şiddeti artırmaktan geçiyor. Bu kanun tekliflerinin başka bir izahı ve açıklaması ne yazık ki yoktur. Türkiye’de, ekonomik yaşamı yürütememenin, sürdürememenin yaratacağı tehlike ve tehditten korkan bir iktidar var. İktidarın ekonomik politikaları alarm vermeye başladı. Merkez Bankası Başkanı ile Ekonomi bürokrasisi arasında ekonomiden sorunlu siyaset arasında ciddi bir çatışma var. Ekonomi bürokrasisi ile ekonomi yöneten siyaset aynı dili konuşmuyor. Türkiye’de Merkez Bankası’nın uygulamalarına müdahale eden, müdahale etmeyi düşünen, ekonominin kendi çizgisini bozmaya çalışan bir iktidar anlayışı ile karşı karşıyayız. Tarımın, esnafın ve emeklinin durumu belli, asgari ücretle ilgili hala açlık ücretine mahkum ettirilmeye çalışılıyor toplumun önemli bir kesimini, toplumun büyük çoğunluğu yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve bu düzeni sürdürmek isteyen, yolsuzluk ekonomisi sürdürmek isteyen bir iktidar var. Bunu sürdürebilmesinin yolu da tabi ki her türlü muhalefeti susturan bir siyaset tablosunu yerleştirmekten geçiyor” dedi. 

Aydın’da son dönemde önemli yol kat ettiklerini açıklayan Bülent Tezcan 2015 seçimi ile ilgili açıklamasında şunları dile getirdi; Aydın’da son dönem örgütlerimizle, Aydın Halkıyla temasımız, yerel yönetimlerimizin başarıları ile önemli yol kat ettik. 2015 Seçimlerinde bunu daha üst noktaya, bir adım daha ileriye taşıyacağımız biliyorum, bununla ilgili tereddüt duymuyorum. Bu nedenle hem örgütlerimize, hem belediye başkanlarımıza, örgüt yönetim üyelerimize teşekkür ediyorum. Telaşa düştüler, Büyükşehir yasası yürürlüğe girdikten sonrası özellikle Özel İdare Malları’nın Aydın Büyükşehir’den kaçırılıp, Bakanlıkların emrine verilmesi bunun çarpıcı örneği. Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin ve Aydın Belediyelerinin hizmet üretmesini istemeyen bir merkezi hükümet var. O merkezi hükümetin temsilcisi olan valilik var ve bu çerçeve de Özel İdare’nin bütün gelir getiren mallarını Bakanlık emrine tahsis etmeye çalışan bir uygulama var. Buna itiraz ettiğimizde rahatsız oluyorlar. Ama bunu sürekli dile getireceğiz. Bir başka konu daha var artık seferber olmuş iktidarın Aydın Milletvekilleri doğal olarak bir telaşa düşmüşler gittikleri her yerde ilginç açıklamalar yapmaya başladılar. Bizim yerel yönetimde verdiğimiz hizmetlerden çok ciddi biçimde rahatsızlar. Artık bizi takip etmeye başladılar. Hükümet eliyle belediyeleri çalışamaz duruma getirmeye çalışmalarına, çabalamalarına rağmen bizim yerel yönetimlerimiz hizmetin en kalitesini üretiyor, en ucuzunu üretiyor, hizmeti en ücra köşelere kadar götürüyor. 2015 yılı içerisinde bu yardımlar, bu vatandaşın ilgisi genel seçim sandığına yansıyı verir korkusu içerisindeler. Biz hizmete devam edeceğiz. Türkiye’yi daha özgür, demokratik bir Türkiye haline getireceğiz. Aydın’ı ve Türkiye’nin her köşesini daha zengin bir ülke ve belde haline getireceğiz. Vatandaşımızın sorunlarını çözecek süreç önümüzdeki günlerde yaklaşıyor. İnşallah 2015 Yılı bu dertlerin biteceği, zulmün sona ereceği, özgürlüğün yaşanacağı, zenginliğin herkes tarafından paylaşılacağı, yolsuzluğun sona erip, yolsuzluk yapanların da hesabını bağımsız yargı önünde vereceği günlere kavuşacak. Sizlere güveniyoruz, örgütlerimize güveniyoruz. 2015 Yılı’na Cumhuriyet Halk Partisi olarak hazırız” şeklinde ifade etti.