İlk olarak yerli hayvan ırkına destekleme yapılmasına ilişkin konuşan Milletvekili Erdem, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yaptığı desteklemelerdeki amacın ulufe değil, sektörü geleceğe taşımak olduğunu vurguladı.

“Hayvancılığa en çok desteği biz verdik”

Hükümet olarak geleceğe yönelik her sektörde dünyadaki şartları inceleyip mevcut düzenlemeler ve yönlendirmeler yapıldığının altını çizen Milletvekili Erdem, “Hayvancılık sektörünün, ülkemizde nereden nereye geldiği, dünyadaki durumu nedir ve gelecekte bizi ne bekliyor sorularına ilişkin ilgili bakanlığımız analizler yaptı ve uygulamalar başlattı. Hayvancılık sektörü hiçbir zaman Ak Parti Hükümetindeki kadar destek almadı.” dedi.

“Desteklerin hedefi süt üretimini arttırmak”

Rakamların ortada olduğunu ve 2002 yılında tüm hayvancılık sektörüne toplam destek 83 milyon Tl. destekleme yapılırken,  bugün itibariyle bu desteklemenin 1.5 Milyar Tl’ye çıktığına değinen Milletvekili Erdem, “Bu en az 15-20 kata tekabül eder. Bizim desteklerimizin hedefi Türkiye’de süt üretimini arttırmaktır. Türkiye’de süt üretimi 2002’ye göre 1.5 kat artmış durumda. Üretimi artırmakla beraber kaliteyi de arttırmak lazım. Biz Türkiye’de sadece hayvancılık değil gıda tarım hayvancılık çatısı altındaki bütün üretimlerimizi kaliteli verimli kılmamız gerekiyor.”

“Yerli hayvanlarla et ve süt üretilemez”

Dünyada belli başlı ülkelerin süt üretmeye yönelik özel cinsler ürettiğini Türkiye’nin bu hususta geride olduğunu da belirten Milletvekili Erdem “Biz böyle özel bir cins üretememişiz. Biz eğer yerli hayvanlarla et ve süt üretmeye kalkışırsak o zaman yandık. Bu millet, eğer holştayn, simental cinsi gibi inekler olmasa 75 milyon insanımız ucuza süt  içebilir mi veya süt ürünleri bulabilir mi? Sütü 10 Tl’ye zor buluruz. Yerli ırkı küçümsemiyorum ama bir sektörden söz ediyoruz. Tarım ve hayvancılık bir sektördür. Köydeki hayvan üretenlerimizin yaptığı iş dahi tarımsal işletmedir. Biz Hükümet olarak bu gözle bakmazsak, bu gözle değerlendirmezsek görevimizi yapmamış oluruz. Türkiye’de ne yazık ki kendi ırkımızı üretememişiz. Yerli hayvan ırkı bizi dünya ile rekabet edilebilir bir noktaya getiremez. Adamlar coğrafi iklim şartlarına göre holştayn, simental üretmişler, çalışmış, çabalamışlar. Süt cinsi, et cinsi olarak bunu kategorilendirmişler. Biz millet olarak üretmemişiz. Bizim ortaya koyduğumuz bir şey yok onlardan alıyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Bilim adamları ve üniversiteler başörtüsü ile uğraşmış”

Türkiye’de et üretimiminin, süt cinsinin yavruları olan danalardan yapıldığının da altını çizen Milletvekili Erdem, “Bu dünyada böyle değil. Et cinsi için özel cinsler var. Bunun üzerinde çalışarak kendi ırkını oluşturmuşlar. Türkiye ne yapmış? Bilim adamları, üniversiteler başörtüsü ile uğraşmış, insanların ideolojileri ile uğraşmış. Askerler gelmiş darbe yapmış ve üniversiteleri biçmiş. Biz bunlarla uğraşmışız geçmiş yıllarda.” dedi.

“Türkiye coğrafyası, koyun coğrafyasıdır”

Türkiye coğrafyasının uzun boylu meralara sahip olmadığı için aslında sığır coğrafyası değil koyun coğrafyası olduğunu da sözlerine ekleyen Milletvekili Erdem, “Bizim uzun boylu meralarımız yok. Bugün et sektöründe lider ülke Brezilya, Arjantin. Brezilya neden ilerliyor, gelişiyor diye baktım. Sonuç ortada. Çünkü Brezilya’nın Türkiye’nin 10 katı arazisi, 1.5 kat fazla nüfusu var. Arazileri uçsuz bucaksız otlak.  Hayvanlar orada hazır yemle beslenmiyor. Bizim yaptığımız hayvancılık, her gün lokantadan yemek yiyen bir ev gibi. Sen hazır yemi al besle, ondan sonra da, ‘ben sığırcılık yapıyorum’ de. Ama senin rakiplerin mesela Avrupa, etini Arjantin’den getiriyor. Neden ucuz, çok ucuz ve hem de bizimkinden çok kaliteli. Öyle bir bonfilesi var ki şaşar kalırsın. Seninkinin 3/1 fiyatına. Neden çünkü uçsuz bucaksız meralarda yetiştiriyorlar hayvanlarını ve  iklim şartları ona göre.” şeklinde konuştu.

“Buğdayla koyun, gerisi oyun” atasözüne Asyabahis atfen konuşarak, “Bizim coğrafyamız koyun coğrafyası, küçükbaş coğrafyası. Bizim coğrafyamız buğdaya koyuna elverişli. Biz yine de bu coğrafyada büyükbaş hayvancılığı oluşturmaya çalışıyoruz, çeşitli destekler verdik. Ortaya destek çıkınca 30 kat artınca herkese bize de bana da ver diyor. Evet verelim ama bizim desteklerimiz onu bunu şunu düşünerek değil. Sektörün geleceği, hayvancılığın nereye getirilmesi gerektiği düşünülerek verilmekte.” dedi.

“Amaç ulufe değil, sektörü geleceğe taşımak”

Türkiye’de üretilen domatesin Avrupa pazarına ilk defa girme hakkı elde ettiğine de dikkat çeken Milletvekili Erdem, “Ne açıdan, standartlar ve kaliteli üretim açısından biz Avrupa pazarına girebildik. Avrupa’da kota ve kriterlere rağmen süt ürünlerimiz de bu pazarlara girme hakkı kazanıyor. Beyaz et sektöründe Rusya pazarına da girme hakkı elde ediyoruz. Biz bunu için yönlendirme yapıyoruz. Kaliteli üretimi teşvik ediyoruz. Üretim yeri, mekanı iyi olsun diyoruz. Üretim yapılan hayvanların cinsi iyi olsun, ‘rekabet edecek cinsten hayvanları al’ diyoruz. Buzağı desteği, tohumlama desteği veriyoruz. Biz bunu parça parça vermemizin sebebimi üreticiyi doğru yönlendirmek. Bizim hedefimiz herkese para vermek değil. O zaman biz ulufe dağıtırız, herkese para veririz. Bizim amacımız ulufe değil, bir sektörü geleceği taşımaktır.” şeklinde konuştu.

“Her 6 kişiye 1 öğretmen verilemez!”

Akçaabat İlköğretim Okulu’ndaki öğretmen sorununa da açıklık getiren Milletvekili Erdem, “Hiçbir öğretmen, Milli Eğitim’in işçisi değil. Kendi işçin olsun git, gel dersin,  ama bu öyle değil. Onların da kanuni hakları var. Akçaabat Okulumuz için burası boş ilan ediliyor. Buradaki boş kadroya tayinle birisi geliyor. Az bir süre kalıp burada görev yapamayacağını söyleyerek gidiyor rapor alıyor, doğum yapıyor, ameliyat oluyor. 6 ay, 3 ay gibi kanuni haklarını kullanıyor. Bunun yerine ya görevlendirme yapman lazım, ya da sözleşmeli öğretmen görevlendirmen lazım. Yani sınırlı kanuni imkanlar var.” dedi.

Kendi çocuğunun Ankara’da Devlet Okulu’nda 45 kişilik bir sınıfta okuduğunu vurgulayan Milletvekili Erdem, “20-25 öğrenci için taşımasız olarak köyde eğitim görmesi istenilmekte. 1’den 4’e bölündüğünde 6’şar kişilik sınıf var. Her 6 kişiye 1 öğretmen verilemez. Umarım o imkana kavuşuruz ama şimdilik böyle bir imkan yok. Yani buradaki sorunu biliyoruz, çözüm üretiyoruz, öğrencileri ilçeye taşıyalım diyoruz. 10 tanesi evet diyor, 10 tanesi hayır. Buyur çık bu işin içinden. Çıkamıyorsun. O rapor alıp giden öğretmenlerin siyasi görüşüne baksak, milliyetçidirler belki ama oraya gitmiyorlar. Nerede kaldı senin milliyetçiliğin?” şeklinde konuştu.

“Birlik Başkanı’nı zorlayın”

Sulama Birliği’nin talep ettiği dönüm paralarının fazla olması konusu hakkında da görüşlerini belirten Milletvekili Erdem, Yenipazar’da fiyatların indirildiğini belirterek, “Sulama Birliği Meclisi’ne yetki verildi. Meclis yeri gelir, indirimlerle ilgili gerekeni yapar. Eskiden maksimum rakamlar verirken bunu eşit değerliğe getirdik ve indirimin sınırını belirledik. Çiftçiler meclise seçtiği adamları gözden geçirsin, yakasına yapışsın. Sulama Birliği Meclisi Başkanı’nı zorlayın. İsterlerse indirim yaparlar, işine gelmedikleri için yapmıyorlar. Yenipazar yaptı ama diğer Sulama Birliği Başkanları dediler ki; ‘yapmayalım’. Yenipazar’ı örnek gösterin. Hükümet gerekeni yaptı, eşit değerleri verdi ve rakamları düşürdü. Ama Sulama Birlikleri düşüremeyiz dediler. Yeni yıl için oturup karar alacaklar ve indirime gidebilirler.” sözleriyle konuşmasını noktaladı.(Murat TAN)