banner488

Her Şey Yolunda MERKEZ

- Afrika da insanlar susuzluktan idrarlarını içiyor 10 kişi toplanmıyor.


- Nüfusumuzun yarısı fakirlik sınırının altında çıt yok.


- Sapıklık, ahlaksızlık, sefalet diz boyu herkes suspus…


- Ülke neredeyse iç savaşa sürükleniyor ses yok.


- T.C.’ni kaldırma, yok etme girişimleri deneniyor, “Türk Milleti”, “Türk Bayrağı”, “İstiklal Marşı” tartışmaya açılmış fark eden yok.


- Suriye ile savaşın eşiğine gelinmiş takan yok!..


- Bir terör bitti derken, bir diğeri başlıyor, göz göre göre 51 vatandaşımız hunharca katlediliyor düşünen yok.


- Bebek ‘katilleri bahar gelmiş memleketimin dağlarında’ piknik yapıp cirit atarken, bu katillerle mücadele eden yüzlerce vatan evladı da, ölmeden son bir kez güneşi görebilir miyiz umuduyla zindanlarda çürüyor.

 

Bu kadar da mı uyuşmuş bu millet, hiçbir şeye tepki vermez mi?

Yüzler, binler toplanıp olup biteni sorgulamaz mı?

Toplanır elbet, hem de bal gibi toplanır.

Konserlerde, toplanır.

Statlarda toplanır.

Arenalarda toplanır.

Bu etkinlikleri canlı yayınlayan Tv.leri izlemek için,

Kahvehanelerde toplanır.

Birahane ve meyhanelerde toplanır.

Takımı şampiyon olduğunda sokaklarda toplanır.

İnternette, facebook’ta, twitter’da toplanır.

“Yassak” denilen Taksim’de toplanır. Hem de bal gibi toplanır!..

Çünkü bu milletin en önemli sorunu, meselesi, olmazsa olmazı futboldur, müziktir, internettir, eğlencedir.

Üstüne üstlük bu uğurda cebinden binlerce, on binlerce paralar harcayarak toplanır.

Bazen de sponsorluğunu siyasetçilerin üstlendiği beleş konserlerde toplanır.

Yığınları kahvehane, birahane köşelerine maç izlemek için tıkıp, kitap gazete okuyup aydınlanmasını engellemek varken neden dış borcun yarattığı esareti dert etmeleri istensin ki!

Memleketin derdi bizi mi gerdi öyle ya…

 

AYŞE KARPUZLU’YU SALLADI

Malum hastalığım nedeniyle 45 gündür yattığım yatağımdan doğruldum. Madem millet bana gelmiyor ben millete gideyim dedim. İşin açıkçası biraz da dört duvar arasında yaşamaktan sıkılmıştım.

Karpuzlu’ya kadar uzandım. Her zamanki kadar olmasa da bazı ziyaretlerde bulundum.

Karpuzlu bambaşka bir atmosfere bürünmüş. Şirin ilçede konuşulan tek konu Ankaralı  Ayşe.  19 Mayıs günü Belediye tarafından düzenlenen 2. Alinda Kültür. Sanat ve Turizm Festivali’ne katılan Ayşe belli ki Karpuzlu’yu iyi sallamış. Unutturuvermiş tüm her şeyi, sorunları.

“Belediye Başkanı 4 yıldan beri Karpuzlu’ya  bir bayrak direğinden başka bir şey dikmedi” diyen fanatik muhalifler bile başkanı tebrik ediyor. Sayesinde Ayşe’yi beleşe izledik. Sayesinde Aydın genelinde Karpuzlu’nun reklamı oldu diye…

Ankaralı Ayşe’nin konseri belli ki Karpuzlulu’nun sorunlarını bir süreliğine unutturmuş.

40 Bin liralık bütçe ile ancak bu kadarlık organizasyon olabilir. Gönül ister ki bir sonraki yıllar belediye’nin imkanları ve bütçesi genişlerde Koreli Müzisyen PSY’yi getirterek “Gangnam Style” şarkısı ile sadece Karpuzlu’yu değil, Ege’yi, Türkiye’yi sallar da Karpuzlu’yu tüm dünya tanır.



ÇİNE’YE GELECEK OLURSAK EĞER;

Hava muhalefeti nedeniyle ağır aksak, rötarlı gerçekleşen şenlik ve festivaller bir yana ilçenin en büyük sorunu ve olmazsa olmazı varsa yoksa futbol, Madranspor!..

Yıllar önce amatör bir ruhla, çoğunluğunu Çineli futbolcuların oluşturduğu Madranspor’un 3. Ligdeki başarılı günlerinin özlemini duyanlar, yıllardır aynı başarıyı yakalayabilmek adına bu uğurda sürekli Çine gençliğini motive etmeye, yönlendirmeye çalışıyorlar.

Bu konuda öncelik yapan ve her türlü maddi ve manevi desteği esirgemeyen Çine Belediyesi yıllardan beri her yıl şampiyonluk ve bir üst lige çıkma senaryolarıyla on binlerce lira kaynağı bu uğurda harcıyor. İş başına getirilenler Çine’nin çocuklarını türbinlere oturtup sahaya dışarıdan çok paralı oyuncular getirse de bir türlü hedef tutturulamıyor.  Her yıl tekrarlanan bu uyutma masalı yıllardır sürüp gidiyor.

Çünkü gençlik ne istediğini, ne isteyeceğini bilmiyor. Bu durumda siyasilerin işine geliyor.

Bir sezon boyunca 300-400 bin lira gibi paraların harcandığı bu sözde spor uğruna Çineli gençler sahaya indirilseydi, bunca para heba edilmezdi. 20 Yıldır bu paralar bir araya getirilseydi, bugün 11 yabancı futbolcunun top koşturduğu sahanın dışında, bilardodan, masa tenisine, atletizmden yüzmeye, basketboldan voleybola, güreşten, tekvandoya bir çok sporun yapılabileceği binlerce Çineli’nin yararlanacağı, sosyal faaliyetlerinde yürütülebileceği çok amaçlı modern bir spor kompleksi Çine’ye kazandırılabilirdi.



HERKES FACEBOOK’TA

Futbol, müzik, eğlence; bunlar dışında halkımıza özellikle gençliğimize bakın bakalım nerelerde!

Evinden, işyerinden, internet kafeden ya da cep telefonundan sık sık internette sörf yapıyor özelliklede facebook, twitter gibi sanal sosyal paylaşım sitelerinde dolaşıyor. Bir şey üretmekten ziyade üretilenleri paylaşmak, özelini, fotolarını yayınlamakla meşgul.

Çine gibi bir yerde bile 15-20 bin facebook kullanıcısı olduğunu varsayarsak, bunca vatandaşımız teknolojinin kendilerine sunduğu devasa gücün farkında bile değiller. Memleket sorunlarını ve hatta kendi sorunlarını bile gazetecilere, siyasilere bir avuç vatan sevdalısına havale etmişler.

Çoğunluk facebookta, aşkta, meşkte, oyun sitelerinde, eğlencede!..

Bilmiyorlar aslında her facebook sayfasının birer gazete, kendilerinin de amatör birer gazeteci olduğunu. Günlerce ulusal ve yerel sorumlulardan ve sorunlardan sürekli dertleniyorlar ama facabook’ta belediyenin, STK’ların, siyasilerin sayfalarına girip dertlerini arzu hallerini iki satırda olsa paylaşmaktan acizleşiyorlar. Mahallesindeki kötü durumu, yanlış giden bir uygulamayı cep telefonuyla çekip ilgililerin dikkatini çekmek için alakalı yerlere yapıştıramıyorlar.

Beklentilerini, isteklerini, projelerini paylaşmıyorlar. Sıradan vatandaşlar bir yana, 2 yıl, 4 yıl dirsek çürütüp diploma almış üniversite mezunlarımız bile siyasetçilerin sayfalarına biz hala neden işsiziz, ne zaman iş bulacağız türünden soru bombardımanı bile yaratamıyorlar.

Geçmiş yıllarda, güçlükle yürütülen imza kampanyalarını,  toplu telgraf yollama zorluklarını düşünecek olursak, bu günkü teknoloji imkanının ne kadar devasa güç olduğunu sanırım daha fazla anlatmaya gerek yok. Yeter ki onu kullanmasını bilelim. Keyfimizi düşündüğümüz kadar geleceğimizi de düşünelim.

Uyumayalım, uyutmayalım, uyutulmamıza ve uyuşturulmamıza asla izin vermeyelim.

Profil isminin başına T.C. yazarak “Türkiye Cumhuriyeti”ni koruma ve kollamanın yeterli olmayacağını, bu yüce devletin iki tıkla profil değiştirerek değil, kanla kurulduğunu unutmayalım. Zaten gururla ferdi olduğumuz bu Cumhuriyeti, bu kimliği T.C. yazarak ispatlama zorunluluğu hissetmeyelim.

Bu devletin geleceğine kim dinamit koymaya kalkarsa eğer sanal ortamda değil, gerçek hayatta, meydanlarda karşı duralım. Kim ki bu devletin kurumlarından T.C. tabelasını indirmeye cüret ederse eğer hep birlikte gidelim o tabelayı onun boynuna asalım, koltuğundan indirelim. Dik ve güçlü duruş sergileyelim ve görsünler ki halk tepki gösterdi diye geri adım atsınlar. Ya da susalım, izleyelim gereğini yapsınlar. Zaten Demokrasi denen şey de bu değil mi?



UYUTAN DEV BEŞİK

Hiçbir zaman asla şunu unutmamalıyız.

Futbol, Müzik, TV, Eğlence vs. insanları uyutan ve uyuşturan en önemli unsurlardır.

Portekiz'in 1932'den 1968'e kadar görevde kalan Bakanlar Konseyi Başkanı ve diktatörü Antonio de Oliveira Salazar’ın “On binleri uyutacak bir beşik yapın” diyerek Lizbon’daki büyük stadyumu yaptırdığını ve "futbol olmasaydı, ülkeyi yarım saat bile yönetemezdim" sözünü asla unutmayalım.

Birileri bu ülkeyi uzaktan izleyip, bu millet için;

“Bugünlerde facebook’ta herkes, Her Şey Yolunda MERKEZ”  demesin, dedirtmeyelim!


kolaybet - liderbahis - makrobet - maksibet - mariobet

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

YORUMLAR
mustafa baysal
mustafa baysal - 11 yıl Önce

yorumlarınızın gerçeği bu kadar açık ortaya oyması ve usta kaleminiz için teşekkür edrim

banner498

banner472