banner488

AK Parti Çine İlçe Teşkilatı Referandum Çalışmaları Tam Gaz

AK Parti Çine İlçe Teşkilatı Referandum Çalışmaları Tam Gaz
banner496
AK Parti Çine İlçe Teşkilat Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ve Yeni Anayasa değişikliğini içeren Referandum için çalışmalarına hız kesmeksizin devam ediyor.

AK Parti Çine İlçe Başkanlığında oluşturulan 5 gurup, Çine’ye bağlı tüm mahallelerinde referandum çalışmalarının 1’inci turunu tamamladı. AK Parti Çine İlçe Başkanlığı gurup sözcüleri, mahalle ziyaretlerinde referandumda neden ‘EVET’ oyu verilmesi gerektiği konusunda vatandaşları bilgilendirdi. Birinci turun son ziyaretleri Kahraman ve Karakollar Mahallesinde gerçekleşti.

Ziyaretlerde AK Parti İlçe Teşkilat Başkanı Mehmet Tosun, referandum süreci herkesin takip ettiğini ve bunun bir siyasi çalışma olmadığını vurgulayarak, referandumun ülke meselesi olduğunu söyledi. Tosun, “Vatandaşların kafalarını karıştırmak için çok fazla bilgi kirlilikleri oluşturuldu. Referandumla ülkemizin neler kazanacağını anlatarak sizlerin doğru karar vermenizi isteyeceğiz” dedi.

Geçmişte Yaşanan Krizlerini Bedelini Millet Ödemiştir

AK Parti İlçe Teşkilat Başkanı Mehmet Tosun 16 Nisan’da yapılacak olan referandumun sadece bir halk oylaması olduğunu ve sadıkta yalnızca ‘EVET’ veya ‘HAYIR’ denileceğinisöyledi. Tosun, “Tüm mahallelerimizde vatandaşlarımıza şunu söyledik ne karar verirlerse versinler;  ‘EVET’ diyenler cennete gitmeyecek, ‘HAYIR’ diyenler vatan haini değil dedik. Bizler ziyaretlerimizi doğru olanları anlatmak için yaptık. Yalan söylemeden ve kafaları karıştırmadan sizlere anlatacağız. Sizlerde kendinizce değerlendirerek karar vereceksiniz.15 Temmuz darbe girişiminden sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin önerisiyle bu süreç başlatıldı. MHP ile AK Parti uzlaşarak bugünlere gelindi.  MHP ve AK Parti’nin uzlaşması önemli çünkü bu iki partinin oylarının toplamı neredeyse yüzde 65’e tekabül ediyor. Büyük bir çoğunluğu temsil eden iki partinin uzlaşması ile bu 18 Madde meclisten geçirildi ve sizin onayınıza sunuldu. Neden Anayasa Değişikliğine gidildi, ‘Mevcut sistemimizde ne vardı ki?’ Diye sorabilirsiniz.Mevcut sitem, parlamenter sistem dediğimiz aslında parlamenter sistem olmayan bu sistem, tek başına iktidarlar ürettiği zaman çok fazla bir sıkıntı yokmuş gibi görünüyor. Aslında sıkıntı var.Çok hızlı gidemiyoruz ama iyi kötü bir şeyler yapılabiliyor. Ne zaman koalisyon diye bir şey çıktığında krizlerle boğuşuyoruz ve milletimiz ağır bedeller ödüyor. 94 yıllık bir Cumhuriyet Devletiyiz, şu anki 65.’inci hükümet. Bu ne demek yönetimde istikrar sağlayamamışız demektir. Normal şartlar altında bütün hükümetler sürelerini yapmış olsalardı belki 65.inci hükümet 2187 yılında gelecekti. Gelişmiş devletler diyoruz ya onlar olayın formülünü bulmuşlar. Süresi belli iktidarlar çıkıyor seçimlerden sonra halka gidiliyor. Biz 1950’lerde çok partili sisteme geçmişiz, bugün 65.’inci hükümet ve başbakan iş başında şu an. 94 yıldır istikrarı sağladığımız dönemler; Cumhuriyetin ilk kurulduğu tarihlerde yatırım olarak 1923 ile 1933 Atatürk’ün ilk dönemlerinde, 1950 ile 1960 Adnan Menderes dönemi, 1983 ile 1990 arasında Turgut Özal dönemi ve 2002 yılından sonra AK Parti döneminde bazı hizmetler yapılabilmiş. Geri kalan hükümet dönemlerinde hep sıkıntı, hep kriz, sistem kriz üretiyor tepeden. Sistem öyle arızalar çıkarmış ki, öyle krizler üretmiş ki geçmiş dönemde bunların bedellerini hep biz millet olarak ödemişiz” ifadelerini kullandı.

“Parlamenter sistemde çift başlılık”

Parlamenter sistemin çift başlılık ürettiğini belirten Tosun, “İki başlılık bizlere masal gibi gelebilir. Cumhurbaşkanının seçimle gelmesinden sonra bu iki başlılığın çıkarabileceği krizler çok fazla. Şu anda kriz yok gibi. Ama 2007 öncesi hani Cumhurbaşkanının meclis tarafından seçildiği dönemlerde bile sadece Cumhurbaşkanı ve Başbakandan kaynaklanan bu ülke bir sürü kriz yaşandı. Atatürk Cumhurbaşkanıyken, İsmet İnönü’yü Başbakanlıktan aldı uyuşmazlık nedeniyle, Menderes ile Celal Bayar arasındaki çıkan uyuşmazlıklar, Özal ile Mesut Yılmazın, Demirel ile Çiller’ aralarındaki anlaşmazlıklar, 2001'de Ecevit ile kendi seçtirdiği Ahmet Necdet Sezer arasındaki uyuşmazlıklar sonucu Cumhuriyet tarihinin en büyük krizleri yaşandı. Çift başlı olunca uyuşmazlıklar kaçınılmaz oluyor. Bu değişiklik sadece AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan için yapılan bir değişiklik değil. AK Parti 15 yılda yüzde 34’le başladı yüzde 50’lere kadar çıktı, milletimizin takdiri ile seçimleri kazanarak geldi bu zamana. 2019’da da seçime gidilse muhtemeldir yine kazanır. Asıl mesele geçmişte yaşanan mevcut sistemden kaynaklanan kötü tecrübeler var. Geçmişte yaşanan krizleri ileride tekrar yaşamamak için önlem almak için bu değişikliğe gitmemiz gerekiyor. Mevcut sistemi birileri değişik mekanizmalarla kontrol ediyor. Bizim dediğimiz olacak diyen bir kesim var, bunlardan bir kısmı orduda, medyada, iş dünyasında, siyasette gibi birçok yerde bir oluşum var. Yüzde 53 oyla Menderes geldi sonuçta ne oldu milletin adamıydı idam ettiler, milletin seçtiklerine rağmen darbeler, muhtıralar yaşandı. Hep ayar vermeye çalıştılar. Geçmişteki liderlerimiz hepsi rahmetli oldu ama dönemlerinde bu sistemin sıkıntılı olduğunu, sistemin değiştirilmesi gerektiğini dile getirdiler. Hayırcıların bağrışmalarının sebebi bundan sonra milletin seçtiklerine ayar çekme dönemleri bitecek bu değişikliğini başarabilirsek. İnşallah bu çift başlılığı ortadan kaldırmayı temin edeceğiz. Millet kime yetki verdiyse hesabını ona soracak” dedi.

“Bizim Hedeflerimiz var”

AK Parti ve MHP anlaşarak getirmiş oldukları referandum için biz ‘EVET’ diyoruz, başarmak istiyoruz. Ülkemiz şu anda tek parti iktidarında yürüyor, ayağında prangalar olmasına rağmen. Birileri çekiştirmesine, saldırmasına rağmen ama biz koşmak istiyoruz. Bizim hedeflerimiz var 2023, 2053, 2071, Atatürk’ün gösterdiği hedefler var ileri medeniyetler seviyesine biz onlara hızlı bir şekilde ulaşmak istiyoruz. Zaman kaybına tahammülümüz yok. Şimdi desek ki ‘Biz yanlış yaptık, bazı şeyleri atlamışız bu iş tehlikeye gidiyor. Bir şeyleri görmemişiz, biz şu saatten sonra hayırcıyız’ desek, bütün hayır diyenlerin hepsi evetci olurlar. Böyle bir hayır tablosu var karşımızda. Maddelerin içeriği önemli değil.Hayırcılar Şili’den bir reklamcı getirdiler, 10 gün gezdikten sonra ‘Hayırcılar neyi önerdiğini ben hala anlayamadım’ dedi. Bugüne kadar milletin yararına bir önerileri ortaya koymadılar. 2002’den beri söyledik tek şey ‘Şeriat gelecek, Cumhuriyet gidiyor, Tek Adamlık geliyor, Rejim gidiyor, diktatörlük geliyor.’ Şu andaki Cumhurbaşkanımıza da ‘Diktatör’ diyorlardı. Sistemi biraz daha iyileştirelim, Demokrasi çıtasını biraz daha yükseltelim diyoruz. Ona da ‘hayır.’ Padişahlığın seçimi olur mu? Diktatör olan bir ülkede sen O’na diktatör diyebilir misin? Belki mükemmel bir şey getirmiyoruz ama yola çıkmamız lazım. Kervan yolda düzülür. Eksiklerimiz varsa yol alırken tamamlarız biz. Yol almamız lazım tüm mesele bu. 1923’de bu millet rejimini belirlemiştir, Cumhuriyet Rejiminin sahibi bu millettir. ‘Ülke bölünecek’ diyorlar. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 15 yıldan beri Rabia işareti yapar, Tek Vatan, Tek Devlet, Tek Bayrak, Tek Millet.Ayrıca  MHP de ülkenin bölünmesine izin verecek mi? Yıllardan beri ülkemizi bölmek isteyen PKK, HDP var onlar hayırcı, onların istediği bu ülke bölünecekse niye evet demiyorlar” dedi.

“Mevcut Sistemin Arızalarından Bir Tanesi Bürokrasi”

Tek Adam gelecek diye yaygara yapıyorlar diyen Tosun, “Yeni gelen sistem nasıl bir sistem, aynı anda iki sandık konacak önümüze. Bir meclis milletvekilleri için, bir de Cumhurbaşkanlığı için iki seçim aynı anda yapılacak. Seçimi yaptık meclis seçildi. Cumhurbaşkanı en az yüzde 50 artı bir oy almak zorunda ilk turda. Alamazsa iki hafta sonra en fazla oyu alan iki aday tekrar sandığın başına gidiyor. En fazla oyu alan seçiliyor. Cumhurbaşkanı şu anda ne oluyor yürütmenin, hükümetin başı oluyor. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra en fazla 5 yıl yetki alıyor milletten. Sonra tekrar milleti gidiyor en fazla bir 5 yıl daha alıyor, on yıl bitti. Bir kişinin yapabileceği Cumhurbaşkanlığı on yıl. Şimdi seçilmiş Cumhurbaşkanı var, Başbakan, Bakanlar Kurulu ve meclis var böyle bir sistem. Biz aradan sadece Başbakanı çekiyoruz, başbakanın görev ve yetkilerini Cumhurbaşkanına devrediyoruz. Hükümeti meclisin dışına çıkarıyoruz. Bizim ayar çekilemeyen, kriz üretmeyen güçlü bir hükümetimiz olmalı ve güçlü bir meclisimiz olmalı. Meclisin görevi hükümeti denetlemek. Nasıl? Kanunlarla denetlemek. Meclisin asli görevi kanun yapmaktır. Ama şu anki sistemimizde kanunu bürokrasi yapar, bürokrasi hükümete getirir bakanlar kuruluna, bakanlar kurulu meclise getirir. Bakanlar kurulu, hükümet, mecliste ne diyorsa o olur. Onun dediğinin dışında meclisten kanun çıkarma şansı var mı? Yok. Şimdi bu değişiklikle hükümet dışarıda, hükümet kanun teklifi bile veremiyor bu meclise, teklifi ancak milletvekilleri verecek. En ince teferruatına kadar düşünülmüş. Cumhurbaşkanı seçiliyor, bakanlarını ve yardımcılarını atıyor bütçeyi hazırlıyor meclise getiriliyor, meclis onaylarsa devam ediliyor. Bütün ilim ve bilim adamları şunu söyler ‘İyi bir sistem; Yasama, meclisi ayıracaksın kendi yetki ve görev alanı olacak. Yürütme, hükümet onu ayıracaksın. Yargı ayrı olacak. Bu sistemleri ayırabilirsek herkes bağımsız olabilirse mekanizma iyi çalışır’ derler. Siyaset biliminde böyledir, böyle bir şey yapılmaya çalışılıyor. Cumhurbaşkanı nasıl yönetecek ülkeyi kanun hükmü kararnamelerle. Peki, sınırsız mı kanun hükmüne kararname çıkarabiliyor. Hayır kısıtlamışlar, ‘Daraltmışlar, temel haklar, kişi hakları, siyasi haklar konusunda kanun hükmüne kararname çıkarılamaz’ demişler. Anayasada 82 yerde şöyle maddeler vardır; ‘Bu durum kanunla belirlenir’ denilen maddelerde kanun hükmü kararname çıkarılamaz. Mevcut sistemin arızalarından bir tanesi bürokrasidir. Bürokrasiyi çalıştıramıyoruz. Meclis kanun yapacak asli görevine dönüyor. Hükümeti denetleyecek, kanunlarla. Milletin seçtiklerinin yapmış olduğu kanunların üstünlüğü olan bir sistem oluşturulmaya çalışılıyor. Cumhurbaşkanımızın şu anda mevcut anayasaya ile birçok yetkisi var. Ama sorumluluğu yok, hiç kimseye hesap vermiyor ve kimse hesap soramaz. Ancak vatana ihanetten Cumhurbaşkanı yargılanabilir deniliyor. Türk Ceza Kanunu vatana ihanet diye bir suç tanımlanmamış. Yetkili her atamayı yapar, hükümeti görevlendirir, bakanlar kurulunu onaylar her şeyi Cumhurbaşkanı yapar ama sorumlu değil. Şimdi görevle ilgili Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı yardımcıları, Başbakan her türlü suçtan yüce divana gönderilebiliyor. Nasıl tek adamlık bu. Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” şeklinde açıkladı.

“Tapu Mağdurları”

Tapu mağdurları meselemiz var mahallelerimizde diyen Tosun, “ Bu vatandaşlarımızın sorununu çözmek için Bakana kadar çıktım. Bakan, Genel Müdüre talimatı verdi. Milletvekillerimiz bu iş için yatıp kalkıp bir sürü uğraş veriyorlar. Genel Müdürlükte bu iş bitiyor, oranın içinde kayboluyor. Biz siyasetçi olarak, bizim görevimiz milletimizin sorunları çözmek, milletimizin mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamını sürdürmesini sağlamak. Genel Müdürün umurunda değil ki, devletten maşını alıyor. İşi yapsa da, yapmasa da maşını alıyor. Millete hesabı kim veriyor. Biz siyasetçiler veriyoruz. Yaptıramıyoruz, ama şu yeni gelen düzende bu milletin sorununu çözmeyen genel müdür, daire başkanı, bölge müdürü orada oturamayacak. Çözüm üretecekler. Böyle bir sistem geliyor.”

“Partili Cumhurbaşkanı”

Partili Cumhurbaşkanlığı ilk defa keşfedilen bir şey olmadığını söyleyen Tosun, “Turgut Özal Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığına geçti. Mevcut Anayasamızda seçilen Cumhurbaşkanı’nın partiyle ilişkisi kesilir diyor. Dünyada sadece iki anayasada var bu madde biri Macaristan Anayasası’nda, diğeri de Türkiye Anayasası’nda var. Özal seçildi partisinden güya istifa etti ama ANAP üzerinden elini çekti mi? Hayır. Demirel aynı. Gerçekçi bir şey değil, o ilişki devam ediyor. Çünkü O’nu partisi gösteriyor aday zaten. Başbakanlık sisteminde Başbakan ve Genel Başkan partili. Başbakanlık, Hükümet sistemini değiştiriyoruz sadece. Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi dedik zaten adına. Geçmişte Atatürk, İnönü partiliydi, Genel Başkandı. İlişkiler kesilmiyor. Bir parti aday gösteriyor, seçilince partisiyle ilişkisini keser. Belki 2007 yılı öncesinde Cumhurbaşkanı meclis tarafından seçildiğinde manalıydı. Ama şimdi halk tarafından seçiliyor” dedi.

“Yargı Bağımsızlığı”

Mehmet Tosun, “Şu andaki yapılacak değişiklikte sadece Hakimler, Savcılar Kurulunun yapısı değiştiriliyor. Yapısı derken sayısı azaltılıyor. Şu andaki anayasamıza göre 22 tane. 22 Üyenin 4 tanesini Cumhurbaşkanı seçiyor.  Bu sayı 13’e düşürülüyor ve yine Cumhurbaşkanımız 4 tane seçiyor. Adalet Bakanı ve Müsteşar doğal üye etti 6 geriye kalan 7 tanesini meclis seçecek. Ülkede Hakim, Savcı, Yargıç, Yargıtay hata yapmıyor mu? Bazen vicdanımız sızlıyor. Bunun hesabını yine siyasetçiler veriyor.  Bazı ülkelerde Baş Yargıçlar direk seçimle gelir, bazılarında atamaları Adalet Bakanları yapar. Mesele olaylara bakmak, düşünce dünyamızı değiştirmek. Milletimize hesap verilebilir konuma getirmek. Anayasa Mahkemesiyle ilgili bir değişiklik yok sadece askeri Yargıtaylar, Danıştaylar kapatıldığı için onlardan gelen üyeler düşecek. Anayasa Mahkemesi üyeleri 12 yıllığına seçiliyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan daha 2 tane üye atadı.  Sistemimizde ‘EVET’ çıkarsa sistemi değiştirmeyi başarabilirsek, 6 ay boyunca meclis uyum yasalarını hazırlamak için çalışacak. Boşluk kalan yerler varsa onları elden geçirecekler. 550’den 600’a çıkıyor vekil sayımız. 50 tane artırılacak. 80 milyonluk bir ülke için standartların altında bu rakam. Bizi temsil edecek vekillerin oranını artırmak, bizler için daha çok hizmet demek. Maliyet hesabı yapılıyor 50 vekillin, binlerce hakim var bu ülkede yaklaşık10 bin lira maaş alıyor ortalama, vekiller 18 bin lira ortalama maaş alıyorlar. Temsiliyetin maliyet hesabı olmaz. Ayrıca 18 yaş meselesi var, bu yaşta seçilme hakkı olur mu? 18 yaşına gelen biri seçme hakkını kazanıyor, evleniyor bütün kanuni haklardan yararlanıyor ama sadece seçilemiyor. İlkesiz bir duruş, seçiyor, seçilemiyor. Dünyada 190 ülke var, bunların 108 tanesinde seçilme yaşı 18 ile 21 arasında. 51 ülkede seçilme yaşı 18’dir. Süper emeklilik meselesinde 18 yaşında vekil seçildi 2 yıl sonra süper emekliliği hakkediyor, ölünceye kadar gelsin emekli paraları diyorlar. Yok, öyle bir şey emeklilik yaşını dolduramayan hiçbir kimse süper emeklilik maaşı alamıyor. Yaşını doldurması ve primlerini yatırması gerekiyor süper emeklilikten yararlanabilmesi için. Önümüze getirilen tarihsel bir fırsattır. Bu sistemi değiştirip ileride çoluğumuzun, çocuğumuzun sıkıntı yaşamasını şu anda önleyebiliriz. Belki geçmişte çok kötü tecrübeler yaşadık, bu gün bu sistemi değiştirmeyi başaramazsak, muhtemeldir 10-20 yıl sonra ağır bedeller ödeyerek bu sistemi değiştireceğiz.  Bedeller ödemeden biz bunu başarabiliriz, başarmalıyız.”

“Hayır Diyenlere bir bakalım”

Tosun, “Hayırcılara bir bakalım, Kandil, PKK, FETÖ, YPG, Almanya, Hollanda, Avusturya, Amerika hayır diyor bunlar bizim ülkemizi ve bizi çok mu seviyor? Hiç maddelerin içeriğine bakmadan şu bile benim için ‘EVET’ vermem için yeterli ve gerek şarttır. Demek ki ‘EVET’te ülkemiz açısından olumlu bir durum var. Bunlar bizim iyiliğimizi hiçbir zaman istemez. 16 Nisan’da karar sizin, bir tarihi fırsat, vatanımızın, milletimizin, bayrağımızın, ülkemizin bekası, geleceği açısından mutlaka ‘EVET’ çakması için tüm halkımızı desteğe davet ediyoruz. Bütün kararlarda milletin iradesinin üstünde hiçbir iradenin olmasını istemiyoruz. Bütün karar millettir” dedi.











Güncelleme Tarihi: 20 Mart 2017, 15:48

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER

banner498

banner472