banner488

İmam böyle yaparsa, cemaat ne yapmaz!

Hadis-i şeriflerde Hz. Muhammet(SAV) bildirmiştir ki, “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, İslâm’ın yalnız ismi, Kur’an’ın ise resmi kalacak. Mescidler dış görünüşü ile mamur, fakat içleri hidayetten mahrum olacak. Onların âlimleri gökkubbe altındakilerin en şerlileridir. Fitne onlardan çıktı, yine onlara dönecektir.” (Beyhaki)

Bildiğimiz üzere Çine Müftüsü Mehmet Aslan, “Merkez Çarşı Cami’nin altındaki dükkânların o dönemin İmam Hatibi ve Cami Derneğinin kararı ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlandığı için bir ayda elde edilen 7-8 Bin TL’lik gelirin tamamı oraya gidiyor” sözlerini Emekli İmam Hatip Zeki Şenol, “Müftü yalan söylüyor” şeklinde cevap vermişti.

 

Mantık kuralları bellidir. Eğer iki kişi birbirini yalancılıkla itham ediyorsa birisi kesinlikle yalancıdır. Her halükarda eğer mantık açısından olayı ele alırsak konuya ne kadar yabancı olursak olalım iki din adamından birinin yalan söylediği ortadadır.

 

Peki yalancı olan kim?

 

Çine Müftüsü Mehmet  Aslan mı?

 

Emekli İmam Hatip Zeki Şenol mu?

 

Bir kere  basına intikal eden konu Çine Müftüsü Mehmet Aslan’ın “Müftüler yalan söylemez! Hele hele Mehmet Aslan hiç yalan söylemez!”diyerek kestirip atacağı bir mahiyette değildir.

 

Çünkü Osmanlı döneminde bile “Matbaa şeytan icadıdır” diyerek din adına yalan söyleyip hattatların ekmeğine yağ sürüp, gelişmenin ve ilerlemenin önünü fetvalarla tıkayan Şeyhülislamlar  kayda geçmiştir.

 

Yani Şeyhülislamların bile bir dönem bu cennet vatan topraklarında din adına yalan dolanla fetvalar düzdüğü, tarihi arşivlerde belgelerle apaçık ortadadır. O halde bir Müftü’nün “müftüler yalan söylemez” beyanı havada bir laftır.

 

Ha olaya bir de şu açıdan bakalım.

 

Yalan söylemek dini açıdan büyük günahlardandır. Hele hele din adamlarının, topluma örnek olması gereken imamların bu gibi yalan dolana meyletmesi ve bunun gündeme düşerek kamuoyu önünde ayyuka çıkması çok sakıncalı ve ayıplı bir durumdur.

 

Peygamber buyurmuştur ki, İman sahibi, her hataya düşebilir. Fakat, hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez” bu hadisden şu sonuç çıkıyor eğer bir mümin yalan söylüyorsa sahip olduğu iman noksandır. (İbni Ebu Şeybe, Bezzar)

 

Vahimdir ki bir kubbe altında sorunlarını çözemeyen iki din adamı arasındaki gün geçtikçe büyüyen ve basın yolu ile dallanıp budaklanan kavga dur durak bilmeden ilerliyor.

 

Müftü diyor ki; "Dini sorumluluk konusunda yeterli duyarlılık göstermeyen bu şahıs dernek parasını vadeli faiz hesabında tutmaya devam etmekte değil midir? Zeki Şenol, 30 yılı aşkın görev yapmıştır. Kaç kişiye Kur’an-ı Kerim öğretmiştir? Yoksa 'sizin öğrenmenize gerek yok ben sizin yerinize Fatiha okurum, mukabele okurum, toprak mevlidi okurum, her türlü dini vecibelerinizi yerine getiririm' anlayışıyla elde ettikleri yetmiyor mu?”

 

İddilar yenilir yutulur cinsten değil!.. Olmadığı gibi bir müftüye ve din adamına yakışmadığı da kamuoyunca aşikardır.

 

Eğer ki iddia edilenler düpedüz gerçekse cidden durum vahim demektir.

 

Müftü, Emekli İmam Hatip Zeki Şenol’u ağır sözlerle itham etmektedir.

 

Dini sorumluluk konusunda yeterli duyarlılık göstermediğinden tutun, Çine Camileri ve Okulları Yaşatma Derneği’nde toplanan paraların vadeli faiz hesabında tutulmasına ve dini vecibeleri yerine getirme anlayışıyla elde edilenlere kadar iddialar çok ağırdır.

 

Hepimizin bildiği gibi faiz dinimizce haram kılınmıştır ve hadisle de sabittir ki peygamberimiz faizi kesin bir dille yasaklamıştır.

 

İbn-i Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah fâiz yiyene de, yedirene de lânet etti."

Ebu Dâvud ve Tirmizî'nin rivayetlerinde şu da vardır: "(Fâiz muâmelesine) şâhitlik edenlere de bu muâmeleyi yazana da..."

 

Eğer Çine Müftüsü’ nün bu iddiaları doğru ise ve Peygamberin lanet ettiği bu durum ortadayken bu faiz para ile temeli kazılan, tuğlası örülen, tamiratı ve boyası yapılan camilerin, okulların konumu nedir?

 

Faiz para ile yapılan sözüm ona bu hayır işlerinin vebali kimin üzerinedir?

 

Bu faiz paralar ile dernekte oluşturulan havuz temiz midir?

 

Yine Çine Müftüsü’nün iddia ettiği doğrultuda Zeki Şenol’un  'Sizin öğrenmenize gerek yok ben sizin yerinize Fatiha okurum, mukabele okurum, toprak mevlidi okurum, her türlü dini vecibelerinizi yerine getiririm' anlayışıyla neler elde ettiğini muhasebesini tutmak bizim işimiz değildir. Kaldı ki bu ifade bile dudak uçuklatıcıdır.

 

Eğer bu iddia bile doğruysa kul hakkına ve dünyevi menfaat sağlamak için dini kullanmaya girer ki Kuran-ı Kerim’in bu konudaki hükmü  açık ve nettir; Artık vay o kimselere ki kendi elleriyle yazarlar da sonra biraz para almak için «bu, Allah tarafındandır» derler, artık vay o ellerinin yazdıkları yüzünden onlara, vay o kazandıkları vebal yüzünden onlara” (Bakara/79)

 

Yine seçkin din alimlerinden Abdullah bin Mübarek der ki; “İnsanların en aşağılığı dünyevi menfaat sağlamak için dini kullananlardır.”

 

Kim neyi illegal ve temiz olmayan yollarla kazanmışsa ya bu dünyada kanun ve toplum nezdinde ya da eğer ki iman ediyorsa Ahirette cezasını çekecektir.

Müftü diyor ki; Sezon gelince yazlığında soluk alan beyefendi, neden çok sıcak yaz günlerinde Çine’ye geldiğini herkes bilmektedir, çünkü Ramazan ayıdır. Böyle bir açıklama yapmak zorunda kaldığım için gerçekten çok üzgünüm ama kendisini çok farklı tanıtan bu şahsın gerçek yüzünün herkes tarafından bilinmesini, en azından bizden öncekilere ve bize karşı yaptıklarını bizden sonrakilere yapmasını önlemek istedim. Hakaretlerinden dolayı kanuni hakkım da saklıdır" demiş.

 

Müftü, Zeki Şenol’un neden sıcak yaz günlerinde yazlığındaki konforu bırakıp Ramazan Ayı’nda Çine’ye geldiğini apaçık ifade etmemiş ve pek değinmemiştir?

 

Açıkcası merak etmiyor değiliz ama, bu konu bile türlü hayır hasenatın doruğa ulaştığı mübarek Ramazan Ayı’nda türlü dümenler mi dönüyor sorusunu da akıllara getirmiyor değil!

 

Fakat biz konuların detayına sürüklenmek istemiyoruz ve sizi uyarıyoruz!

 

Siz böyle yaparsanız cemaat ne yapar, o meşhur bilindik sözü bana söyletmeyin. Bu sorunu en kısa zamanda çözmeninizin hem dinimiz hem kamuoyu açısından daha faydalı olacağına inanıyorum.  

 

 

Neden bir müftü, 30 yıl Çine’de görev yapmış bir din adamıyla bu konu hakkında ortak mülahazaya girmiyor? Müftü’nün basın ve video kameraların karşısında makamında bu tür  açıklamalara girerek aynı meslekten bir arkadaşını ağır bir dille itham ediyor olması ayıp değil midir?

 

Beyler, imam bunu yaparsa cemaat ne yapar bana o meşhur bildik sözü yazdırtmayın!

Bu işi Peygamberimizin yüzüsuyu hürmetine biran önce sulh yaparak çözüme kavuşturun, yoksa sizlerin hutbede vereceği söylemler cemaatin aklında soru işaretleri oluşturacağı gibi iman sahibi kişiler karşısında inancınızı kaybetmeye başlayacaksınız.


film izle - film izle - cratosslot - betebet - kaçak bahis - deneme bonusu - deneme bonusu veren siteler - kralbet giriş

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

YORUMLAR
n-a
n-a - 11 yıl Önce

sayı sağlık ellerine kalemine sağlık.müftülük makamı çekişne yeri değildir.müftülük durur iken çarşı cami imamınamı kalmış vakııflara devretmek.müftü bey vakfa devrine bir araştırsın.hiç bir dernek gelir getiren yeri devretmek istemez.o zamanın dernek yöneticileri mahkemeye vermiş idi.mahkeme dernek aleyhine karar vermişdi.mahkeme kararıyla devredildi.müftü bey hutbeye çıkıp herkese barışa.sevgiye davet ediyor.sonra çıkıyor karalama yapıyor.müftülük makamı uzlaşma.birleştirme yeridir.müftülük dernekden hiç yardım parası almışmı.aldıysa dernek parasını faiz parasını nasıl kabul etmiş müftülük makamına bu kadar küçültmeyin.din adamlarına inanmıyacaksk kime iananacağız.

banner498

banner472