banner488

Doğalgaz akar, Çine’li bakar...

Her işin başı sağlık..

Dünyadaki en büyük servet sağlıktır!

Cebinizde çok paranız olsa, dünyanın en zengini hatta en büyük lideri olsanız da sağlığınız yerinde olmadıktan sonra neye yarar. Öyle bir hastalığa yakalanırsınız ki sizi bu rahatsızlıktan kurtarmaya ne makamınızın gücü, ne de servetinizin büyüklüğü yeter. Eğer sağlıklı iseniz yeterince paranız olmasa da yaşayacağınız kadar kazanabilir ve mutlu olabilirsiniz.

Bu gerçek gün gibi ortadayken, bugün etrafımıza, dünyaya baktığımızda gözünü para kazanma hırsı bürümüş kişiler servetlerine servet katmak için çevre ve hava kirliliğini hiçe saymakta ve giderek kötüleşerek zorlaşan sağlıklı yaşam koşullarını göz ardı etmektedirler.

Daha çok kazanmak, kalkınmak için hızla sanayileşen dünya her geçen yıl doğayı, çevreyi, toprağı, su kaynaklarımızı ve havayı sürekli kirlettiği yetmezmiş gibi meyve ve sebzelerin genlerini sürekli değiştirip insanoğluna her yönden zehir ablukası altına almaktadırlar. Bütün bunlar yetmezmiş gibi cicili bicili rengarenk ambalajlarla sarmaladıkları zararlı gıda maddelerini cezp edici hale getirerek evlerimizin içine kadar sokmuştur.

Bu konularda faaliyet gösteren şirketlerin sayısı giderek artarken, ürünlerin çeşitliliği de akıl almaz boyutlara ulaşmıştır. Bunca ürün karşısında seçici olmakta zorlanan, adeta kafası karışan tüketici toplum ne yapacağını şaşırmış haldedir. Trajik komik durum yetmezmiş gibi tıp dünyasının son yıllardaki farklı ve iddialı açıklamaları zihinleri daha da karmaşık hale getirmiştir. Profesörlük unvanına ulaşmış tıp bilim adamları birinin zararlı dediğini diğeri bilakis faydalı diye fikirler ortaya atmakta, ne yapacağına şaşıran vatandaşlarda alternatif tıp diye aktarcıların kapısını hızla aşındırmakta her geçen gün köşe başlarında yeni yeni aktarcılar türemektedir.

 

TEMİZ ÇEVRE DEVLETİN GÖREVİDİR

Temiz ve sağlıklı bir çevre de yaşamak her vatandaşın hakkıdır. Bu hak anayasamızda da açık bir şekilde yer bulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sağlıklı nesiller yetişmesi için halkına temiz çevre sunmak zorundadır. Daha henüz yeni alınan alkollü içeceklerdeki kısıtlamalar, dumansız hava sahası projesi, tam buğday ve az tuzsuz ekmek projeleri vs. bu anayasal hakları sağlamak adına, sağlıklı nesiller yetirmek adına alınmış karalardır.

İçki içenin nerede, ne zaman içeceğine, kapalı ortamlarda sigara içilmeyeceğine karar veren devlet hayat kaynağımız olan havamızı, çevremizi, su kaynaklarımızı ve toprağımızı koruma altına alıp temiz tutmak zorundadır. Alınan bir takım kararlar sermayeden yana değil halktan yana olmalıdır.

 

ÇİNEMİZ HIZLA KİRLENİYOR

Dünyada, Türkiye'de gelişen bu olumsuzluklardan sonra birde Çinemiz’e bakalım. Çinemiz’in durumu temiz çevre açısından pek parlak değildir. Ancak zamanında ve yeterli önlemler alınamadığı için yaşam alanlarımız hızla kirlenmektedir. Bu kirliliğin birçok sebepleri vardır. Ufak tefek olumsuzlukları bir kenara bırakırsak Çine'nin en kirletici sorunu bilinçsiz olarak kullandığımız tarım ilaçları ve gübreler, zeytinyağı fabrikalarının atık suları, maden tesislerinin tozları ve atık suları ve kışın sobalarda yaktığımız maden kömürleridir. Bu olumsuzluklar her geçen gün toprağımızı, su kaynaklarımızı, çevremizi ve havamızı kirletmektedir. Oysa alınacak tedbirlerle bunların önüne geçmek ya da en aza indirmek mümkündür.

Yıllardan beri kış aylarında evlerin bacalarından çıkan kömürlerin zehirli dumanları, külleri havaya karışmaktadır. Çinemiz’in dört bir yanının dağlarla çevrili bir çanak içerisinde kurulu olması kış aylarında da yeterli rüzgarın esmemesi nedeniyle Çine'nin üzerine büyük bir gaz bulutu çökmektedir. Zehirli gaz bulutu bazı günlerde sisli havayla birlikte yeryüzüne iyice yaklaşarak tüm cadde ve sokakları sarmaktadır. Bu kirli hava bir çok solunum yolu hastalıklarına neden olduğu gibi, kanseri de tetiklemektedir. Ayrıca yağan yağmur ve sisle bu kirlilik asit yağmurlarına dönüşmekte dolayısıyla bitkilerimiz, toprağımız, su kaynaklarımız kirlenmektedir.

Yıllardır kış aylarında yaşana hava kirliliğini önlemenin çok fazla yolu yoktu. Yetkililerin tek alabildiği tedbir daha kaliteli kömür kullanılması ve bu kömürlerin verimli bir şekilde yakılması için kurslar açmaktı. Düne kadar bunun dışında bir alternatif yoktu.

 

DOĞALGAZ AKAR, ÇİNELİLER BAKAR!

1970 ve 80 yıllarda başta Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere birçok ilimizin en büyük derdi hava kirliliğiydi. Özellikle Ankara ve İstanbul'da kirlilik öyle boyutlara ulaştı ki birçok insan göz gözü görmeyen sokaklarda gaz maskeleriyle dolaşmaya başlamıştı. Peki bu sorun nasıl aşıldı? Doğalgazın getirilmesiyle ve kömürün yasaklanmasıyla çözüldü.

Doğalgazda elbette havayı kirletici bir maddedir. Doğalgazdan çıkan zehir renksiz, dumansız ve kokusuzdur o yüzden görüş mesafesini etkilemez ancak öte yandan kömür gazında koku, duman ve kül vardır. Doğalgaza göre on kat daha zehirlidir.

Bir gün Çine'ye de doğalgaz gelirde bu hava kirliliğinden kurtulur mu diye hayaller kurardık. Gaz borularının Çine'ye kadar gelebileceğine inanmazdık. Oysa bundan 3 yıl önce doğalgaz bölgemize de geldi. Aydın- Muğla Doğalgaz Boru Hattı Çine'nin hemen dibinden 5 km'lik mesafeden geçiyor. Fakat biz 3 yıldan beri İlçe'de kömürü yasaklayıp, doğalgazı kullanmayı hala akıl edemedik. Bir çok insan evlerine apartmanlarına binlerce lira harcayarak kömürle çalışan kalorifer sistemleri kurmaya çalışıyor. Oysa Doğalgaz Projesi Çine'ye kazandırılsa yakacak ve ısıtma sorunuzu daha ucuza ve anlık olarak sağlanabilecek, bu sayede de temiz havaya kavuşmuş olacağız.

Çine'de bazıları doğalgazdan daha az zararlı jeotermal enerji var onu kullanalım diyerek doğalgaza karşı çıkıyorlar. Germencik yöresinde ki jeotermal kaynaklarının konutların ısıtılmasındaki teknik sorunlar henüz giderilebilmiş değildir. Kaynaklara daha yakın olan Aydın Belediye'sinin bile doğalgaz projesine başlatmış olması bazı gerçekleri ortaya koymaktadır. Aydın- Çine arasının bile 35 km olduğunu düşünürsek Jeotermal sistemi çok uzun yıllar daha hayal olmaktan öteye gitmeyecektir.

Çine'de yaşayan bizler sağlığımızı düşünmeli, daha sağlıklı nesiller yetiştirebilmek için bu konuda gerekli önlemleri bir an önce almalıyız. Her geçen gün artan kanser hastalıklarının sayısını azaltmalıyız.

Bu nedenle kirli havamızı bir an önce temizlemek için İlçe Kaymakamımız, Belediye Başkanımız başta olmak üzere siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu örgütü yöneticilerinin biran önce ciddi kararlar alarak projenin başlatılması konusunda caba sarf etmelidirler. Eğer bu proje hayata geçirilmeyecekse, daha kaç yıl daha kömür zehiri solumak zorunda kalacağımızı halka açıklamak zorundadırlar.


Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

YORUMLAR
mustafa
mustafa - 11 yıl Önce

acaba diyorum da muhasır medeniyetler seviyesine bu zıtlaşma ile nereye kadar böyle gidicez yani ne olur gaz dibimizden geçiyor,alsak hava kirliliğinden kurtulsak, kanser solumasak daha iyi olmaz mı... neden ileri görüşlü düşünemiiyoruz..bu ideolojik saplantılar ne kadar çok millete zarar veriyor,yani her kış hava kirliliği solumak zorundamıyız...başkanı göreve davet ediyorum.

SALİH TURNALIOĞLU
SALİH TURNALIOĞLU - 11 yıl Önce

insan yaşamı ile ilgili çok önemli bir konuyu gündeme çıkarmışsınız, tebrik ederim.bu konu egenin çoğu yerleşim yerlerinde önemini korumaktadır.fakat çine için sizin gösterdiğiniz duyarliliği ülkeyi 11 yildir yöneten iktidar neden göstermedi? belediye başkanliğini ele geçirmeye çalişan akp ilçe yönetimi neden göstermedi? bugüne kadar bir çalişma neden yapilmadi merak ediyorum.güncel konulari halkin gündemine getirdiğiniz için tebrik ve teşekkürlerimi iletiyoru.05426527235 salih turnalioğlu

CİHANGİR AKKURT
CİHANGİR AKKURT - 10 yıl Önce

dedii̇n ve noktayi koydun usta mekanin cennet olsun son köşe yazini paylaştin bi̇zlerle

banner472