banner488

Yaşama Sanatı

     Yaşamak... Pek çoğumuzun, içinde bulunmamız nedeniyle, nadiren, çoğu kez de üzerine hiç düşünmediği antik sanat. Her birimize bahşedilmiş ve her bireyin, bünyesinde yeni baştan hayat bulan büyük erdem. Ayın yüzündeki yaraları andırırcasına her birimizin yüzünde birer ize dönüşen bu bombardıman, kişiliğimizin tanımlanması sırasında, hayatı yeniden tanımlatan etkileyici bir güce dönüşmekte. 
     Uzun ya da kısa, bir hayat hepimize bahşedilmiştir fakat bu hediye üzerine, gündelik sıkıntılarımız, kaçamayışlarımız, yalnız kalamayışlarımız nedeniyle hiç düşünemeyiz. Günümüz, borçlarımız nasıl ödeyeceğimizi düşünmekle, faturalarımızı hesaplamakla, bizleri hiçbir yere ulaştırmayacak konuşmalarla, 3 kelimeyle ifade edecek olursak, '' vakit öldüren aktivitelerle'' geçmekte. Bu noktada yazıma yol gösterecek soruyu sormak istiyorum. '' Hayattayız, fakat gerçekten yaşıyor muyuz ?'' 
     Bundan 4 sene önce, ödeyemedği banka borcu yüzünden , 18 yaşında, neredeyse cezaevine girecek olan bir kişi olarak bunları kaleme aldığımı ifade etmek isterim. O zorlu günlerde dahi bana her gün savaşma cesaretini veren kavram, bu sanatta, her gün yeni bir şeyler öğrenmeme yardımcı olan o büyük ruh haliydi. '' Sabırlı olmak.'' Her ne ile karşılaşırsak karşılaşalım, ölüm, özgürlükten yoksun bırakılma, yalnız kalma... Bilinçli bir şekilde en uygun zamanları kollayabilmek gibi bir bilinç hali, savaşma cesaretinin temelini oluşturur. Burada, sabır kelimesi üzerinde durmak istiyorum. Sabrı , beklemekten ayırmanın hayati olduğu kanaatindeyim. Benim sabır tanımlamam, olaylara kayıtsız bir şekilde, bekleme hali değildir. Aksine, doğru zamanı irdeleyerek, düşünerek ve yaratıcı bir düşünme biçimiyle en uygun zamana kadar kendimizi sınırlayabilmektir.
     Her birey, kendi gözleriyle, kendi bakış açısıyla dünyayı görür. Bu da kanaatimce, bir meseleyi, bu sanatta uzmanlaşmak isteyen herkese zorunlu kılmaktadır. Her kavramı yeni baştan tanımlamak. İyilik, mutluluk, ahlak, erdem, çalışmak, yorulmak, dinlenmek... Aklımıza gelen her şey üzerine en baştan tanımlar oluşturmak zorundayız. Bu tanımlamalara sahip olmak , vereceğimiz her kararda bizi biraz daha özgür kılacak ve bizleri biraz daha yaratıcı birer birey haline sokacaktır.

     Değerli Hanım ve Bey Efendiler,
     Ancak ve ancak, sahip olduğumuz algı ve tanımlama gücümüz nazarında dünyamızı anlamlandırabilir, her gün yeni baştan kararlar verebilir, iyi ya da kötü olup olmama arasında sonuçlara varabilir ve olabileceğimiz son seviyede bağımsız bireylere dönüşebiliriz. Şu son derece açıktır ki, her ne kadar denersek deneyelim, her ne kadar anlamlandırırsak anlamlandıralım, vereceğimiz kararlardaki ''toplum etkisi'' tartışılmaz bir gerçeklik olacaktır. Her gün farkında olmadan, yazımın en başında da ifade ettiğim gibi, ayın yüzeyine benzer bir şekilde fikir bombardımanına maruz kalmaktayız. Kimliğimizi tanımlayacak başat güç bu bombardımandan kaçma becerimiz değil, çarpan taşların ne olduğunu anlayabilmek ve düşecekleri yerin haritasını çıkarabilmektir. İşte, yaşama sanatında uzmanlaşabilmenin , gerçek birer sanatçı olabilmenin anahtarı burada yatmaktadır. Bu, o kadar önemli bir anahtardır ki, hayatımızda karşımıza çıkan ya da çıkabilecek tüm kapıları açabilecek kadar çok başlıdır.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner498

banner472