banner488

Savaş Sanatı

      İnsanoğlu henüz üretim yapamadığı, içinde yaşadığı doğadan kaçınılmaz bir şekilde etkilendiği dönemlerde dahi, etkili bir şekilde hareket edebilmek için bir yapıya ihtiyaç duymaktaydı. Bu ihtiyaç, gün geçtikçe daha da artmış ve temelde hissettiğimiz duyguların güdümüyle aklımızı daha etkin kullanmamıza yol açmıştır.Bu kullanım, domino etkisi yaratarak aletler geliştirmemize ve nihayet bugün teknoloji ve bilim dediğimiz birikimimizi ortaya çıkarmamıza olanak sağlamıştır.
     Hayatta olmanın her zaman bazı yükümlülükler yarattığına inanmışımdır. Bu yükümlülüklerin niteliğinin ve niceliğinin ne olacağı kendi kapasitemize ve yeteneğimize bağlıdır. Ama her insan, işte bu yeteneği ve kapasitesi dahilinde dünyaya ilişkin bir farklılık yaratmalıdır. Bu farklılığı yaratmamızı sağlayacak yetenek de ancak ve ancak kendimizi tanırsak ortaya çıkacaktır.
     Peki bir insan kendisini nasıl tanır ? Amacının, gerçekten amaç edindiği şey olup olmadığını nereden anlar? Çıkılacak bu uzun ve meşakkatli yolda pişmanlık duymadan nasıl ilerler? Kaç yaşında olursak olalım, hayatımızın en temel taşı diye niteleyebileceğimiz bu açıklamayı kendimize yapmak için geç değildir. Çünkü bu açıklama ve arayış, hayatımızın en keyifli aracına binip yaptığımız son seyahat gibidir, açıklamadan sonra hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır. İçimizde, doğamızdan gelen, hakkında bilgi sahibi olduğumuz ya da bizi alakadar ettiğine inandığımız olaylara dahil olma dürtüsünü taşırız Cevabını bildiğimiz bir soru sorulduğunda, bize sorulmasa dahi yanıtlamak isteriz. Sıkıntılarımız olduğunda, bu sıkıntıları birileriyle paylaştığımızda rahatladığımıza inanırız. İnsanlarla vakit geçirdiğimizde sosyalleştiğimize ve güzel bir şey yaptığımıza inanırız. Çoğu zaman 'neden' sorusundan kaçar ve algılarımızın liderliğine kendimizi bırakırız. Ama bence hayat temelde birbirinin zıttı tanımlardan ve durumlardan oluşur. İyi- kötü, doğru- yanlış, konuşan- dinleyen... Ya da Napolyon gibi, 'imparatorlar ve piyonlar.' Ben ise en temelde her şeyi yararlı ya da yararsız olarak nitelemeyi doğru buluyorum. Bu durum hem olayları tek tek irdelememize şans verir hem de düzenli bir biçimde uygulanırsa, önyargıları ortadan kaldırır zira bir şeyin yarar sağlayıp sağlamadığına bakabilmek için onu tecrübe etmemiz gerekir. 
     Varolan bir sorun ancak ve ancak onun doğasının anlaşılması ile çözüme kavuşur. Bir sınavınız varsa, size en uygun şekilde çalışıp hazırlıklarınızı yaparsanız başarılı olursunuz ve kendinize güven duyarsınız. Bir sorun yaşadığınız kimse varsa, bu sorunu 3.kişilere anlatarak değil, o kişiyle konuşarak çözüme kavuşturursunuz. İçinde yaşadığımız hayat, daha geniş bir süreçte ise tarih, adeta kimliğimizin ve karakterimizin sorgulandığı uzun süreli bir sınav gibidir. Ya başarılı olursunuz ya da başarısız...
     Değerli Hanım ve Bey Efendiler,
     Sun Tzu, Savaş Sanatı'nda asıl yetenekli liderleri tarihin yazmayacağını söyler. Çünkü başarılı liderlerin savaşlar çıktıktan sonra zafer kazananlar olmadığını, asıl başarının savaşın çıkmasına engel olmak olduğunu ifade eder.Onun ifadesiyle ' Asıl yetenek, sorun daha yaşanmadan çözüme kavuşmasını sağlamaktır.'
     Hayatımızın her günü, çıkma potansiyeli taşıyan mini- savaşlarla doludur. Bilgimiz, yeteneğimiz ve ruh halimiz nazarında kararlar veririz. Bu kararlara ulaşabilmek için kendimizi anlamalı hatta kendimizi aşmalıyız. Eric Fromm'un ifadesiyle 'sorunlarını içinde eritebilen bireylere' dönüşmeliyiz. Bu savaş alanında ilerleyebilmemizin, savaş alanının mantığını anlayabilmemizin ve karar verebilmemizin basamakları, bu betonun içinden yükselecektir.

film izle - film izle - cratosslot - betebet - kaçak bahis - deneme bonusu - deneme bonusu veren siteler - kralbet giriş

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner498

banner472