Rusya ve Suriye rejimi ve bölgedeki diğer yapılara karşı kahramanca bir mücadele sergileyen soydaşlarımız adeta ikinci bir Çanakkale cephesi açmış ve o yüce ruhla topraklarını savunmaktadırlar. Ancak her ne kadar insani yardımları belli bir ölçüde karşılansa da özellikle askeri anlamdaki yardımlar yetersiz kalmaktadır. Ağır silahlara karşı soydaşlarımız kısıtlı imkanlarla mücadele etmektedirler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Türkmen Dağı’ndaki Türk varlığının kıymetini ve stratejik önemini iyi kavramamız gerekmektedir. Türkmen Dağı’nın düşmesi durumunda Türkiye olarak bizlerin yaşayacağımız problemler iyi analiz edilmelidir. Küresel güçlerin ve taşeronlarının bölgedeki emelleri dikkatlice takip edilmelidir. Bütün bunların ötesinde soydaşlarımızın can güvenliklerini sağlayabilecekleri askeri yardımların Devletimiz tarafından acil olarak sağlanması gereklidir. Bu bizim soydaşlarımıza karşı Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak zaruri bir vazifemizdir. Aksi takdirde bugün Devletimizi idare edenler milli hafızada ve maşeri vicdanda iyi anılmayacaklardır. Ümit ediyoruz ki bölgede soydaşlarımıza yapılan zulüm ve uygulanan soykırıma daha fazla sessiz kalınmayacak ve gerekli yardımlar bir an önce sağlanacaktır.
Bu vesileyle yardımların toplanmasında ve ulaştırılmasında, bir çift çoraptan bir paket makarnaya elindeki imkanları ölçüsünde kampanyamıza destek veren gönlü zengin değerli Aydınlı hemşerilerimize gönülden teşekkür ediyorum. Hepsinden Allah teker teker razı olsun. Ülkü Ocakları olarak bizler de daima soydaşlarımızın her manada yanında yer alacağız. Her zeminde haklarının savunucusu olmaya devam edeceğiz. Dünyanın neresinde olursa olsun soydaşlarımızın sesi, nefesi olmaya devam edeceğiz. Ülkücü Hareket var oldukça Türk Milletinin hiçbir ferdi yalnız değildir” dedi.