banner488

Adı Konmamış Savaş ve Koalisyon

Ülkemizde 7 Haziran seçimlerine kadar Barış Süreci adı verilen benim gibi birçok Türk aydınının inanmadığı bir süreç yaşadık. Yapay bir barış havasında seçimlere girdik.

Ne olduysa HDP’nin %13 oy alarak 80 vekille meclise girmesiyle her şey değişti. Aksaray düğmeye bastı. Dolmabahçe mutabakatı yoktur. Ülkenin en aciliyetli konusu Hükümetin kurulması iken, Sarayın firene basmasıyla 2 aylık zamanı lak lak ile geçirdik. Sonra Güven oyu almamış yetkisiz Davutoğlu adı konmamış bir savaş kararını aldı. Tüm ülkede tüm terör örgütleri ile savaş kararı verdi. Çoğu Milletvekili bile seçilemeyen, Mecliste çoğunluğu olmayan bir hükümet Türkiye’nin geleceği ile ilgili çok tartışılacak adımlar attı.

15 günde 20 şehit ile ülkede yeni bir kaos dönemine girilmektedir. Her gün şehit cenazeleri yine analar ağlamaktadır. Türkiye, PKK/IŞİD /DHKP-C makasına girdi, büyük şehirler alarm’da Uluslar arası basının sık sık gündeme getirdiği AKP İŞİD ittifakı iddiaları altında Türkiye sınırda ne olduğu anlaşılamayan bir provokasyon ile birden bire "IŞİD"le mücadele” kararı verdi.

Farkındamısınız ? Türkiye Irak’laşmaktadır. Her yerde çanlı bomba, çatışma, kaos haberleri gelmektedir. Terör örgütü PKK Kobani’de uluslar arası bir operasyon ile "Filistin"leştirilmektedir.

Ankara da ise, Erdoğan’ın Erken Seçim ısrarı doğrultusunda Koalisyon pazarlıkları, ayak diremelerle kör topal yürümektedir. Görüşmler Erdoğan’ın Çin’den müdahalesiyle yara alarak Erken Seçime doğru gidilmektedir.

Tek Kazanan Erdoğan bütün amaçlarını birer birer yerine getirmekte, YAŞ kararlarını bu yetkisiz hükümetle yapmak istiyordu başardı. Başkanlığına engel olan HDP ye dersini veriyor. Ülke de adı konmamış bir savaş var 60 gündür Anayasal açıklarda kullanılarak hükümetin kurulmaması sağlandı. Davutoğlu’nun hükümeti kurma görevini alalı 25 gün oldu, 20 gün sonra erken seçim kararı alınacak peki Kılıçdaroğlu Devlet Bahceli, Selahattin demirtaş bunlar koalisyon için adam yerine bile konmuyor.

Bu süreçte %60 destek veren halkı anlayamayan siyasilerin sorumluluğu büyüktür. Türk Halkı Tek Parti iktidarın ülkeyi getirdiği durumu gördü KOALİSYON dedi. AK Partiyi iktidardan indirdi. Bunu ne Kılıçdaroğlu, ne Bahceli, ne Demirtaş okuyamadı.  Türk halkı Kasımda kuzu kuzu sandığa  gidilecek  AKP ye oyunu verecek bu sefer 400 vekille gelmesini sağlayacak,  muhalefet de daha düşük oy alarak bunun bedelini ödeyecek. İlk geceden halkın isteğini anlayamayan liderlerde boylarının ölçüsünü alacak.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin PKK üslerine karşı sürdürdüğü operasyonlar doğrudur. PKK, bölücü bir terör örgütüdür ve ne bölücülükten vazgeçmiştir, ne de terörden. Bir devletin, ülkeyi bölmek isteyen ve bunun için teröre başvuran unsurlara karşı harekete geçmesinden daha tabii bir şey olamaz. Ancak bu kararı verecek olan Meclisten güven desteği almış Hükümettir. Şu an uygulanan operasyonların doğru ve haklı olması, ülkeyi bu duruma getiren iktidarın sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Esasen “süreç bitmiştir, sürecin devam etmesi mümkün değildir” anlamına gelen sözler eden yöneticiler, bu sözlerle ve operasyonların haklılığını anlatan ifadeleriyle, bugüne kadar izledikleri politikanın yanlış olduğunu bizzat ikrar etmiş ulunmaktadırlar.

7 Haziran seçimlerine kadar bu ülkede Kanunsuzluklara izin verildi. Kanunların çiğnenmesine göz yumuldu. Kurtarılmış bölgeler, yol kontrolleri, Bayrak indirilmelerine göz yumuldu.  Devlet demek aynı zamanda kanun hâkimiyeti demektir. Süreç adı altında ülkenin bir bölgesi ve hatta büyük şehirlerin belli semtleri bölücü teröristlere teslim edilmiştir. Bunun elbette siyasi sonuçları olmalıdır ve olacaktır. Son seçimlerde iktidar partisinin oyunun düşmesinin önemli sebeplerinden biri de budur. Halkımız bundan sonraki seçimlerde de aynı tavrı göstermelidir.

Kanunların işletilmediği yerde devlet de kalmaz, demokrasi de. Devletlerin icra organları, kanunları uygulamak zorundadırlar. Ne süreç, ne açılım, ne de barış kavramları... Bunların hiçbiri kanunların uygulanmasına engel olamaz. Kanunların uygulanmadığı ülkede anarşi olur, insanların can ve mal güvenliği kalmaz. Böyle bir ortamda barıştan da bahsedilemez.

Millî çıkarlarımızı ve bağımsızlığımızı ısrarla korumak şartıyla ABD ile iş birliği yapmak mümkündür. IŞİD belası için de, PKK belası için de ABD’nin desteğini sağlamak doğrudur. Ancak Amerika’nın güvenilmez bir müttefik olduğunu unutmamak gerekir.


Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner498

banner472